29 Nisan 2013 Pazartesi

DAĞINIKLIK...

Biraz uzun bir yazı ama, okuduğunuzda eminim hepiniz bir parça kendinizden bulacaksınız, lütfen 5 dakikanızı ayırın ve okuyun şekerler... :)

Bu arada yazı severek takip ettiğim Mustafa Ulusoy'a ait...Kendisi psikiyatr, aynı zamanda kitapları var, köşe yazarlığı da yapıyor. Sizi böyle alayım şekerler okumanız için...



Dağınıklık

Bir kere, şuradan başlayalım.Kanaatsizliğinden.

Ruhunu kara bulutlar gibi kaplayıp kasvet yağdıran daraltının bir nedeni de, bu kanaatsizlik. Kanaatsizliğin müsebbibi aşırı ihtiyatın, aşırı ihtiyatın müsebbibi biriktirme hastalığın.

Bir bak, mesela çekmecelerine... Dolapların kapaklarını şöyle bir arala. Evinin odalarını bir baştan öteki başa bir de bu gözle dolaş.
İstiflenmiş bir hayat göreceksin mutfak dolaplarında, şifonyerinde, gardırobunda.
Belki bir gün lazım olur, diye bir türlü “elden/gözden çıkaramadığın” eşyalar mezarlığı ile karşılaşacaksın oralarda. Bir gün bu dünyanın seni elinden çıkaracağını, o gün sen de sana ait sandığın her şeyin elinden kayıp gideceğini bile bile bak onlara.
O, “bir gün lazım olur” günü gelmeden öleceksin.
Kullanılmadan öylece duran her eşya insanın ruhunu ağırlaştırır.
Onca eşya ölüsünü sırtlanmış nereye gidiyorsun?
Bir düşünürsen, en çok hangi ruh halindeyken mutsuzsun diye, onca göstermelik yanıt arasından çıkagelir tek bir sahici cevap: “Bir işe yaramadığımı hissettiğim zamanlar, kendimi en mutsuz hissettiğim zamanlar.”
Ruhuna bulaşan sandık lekesi
Bil ki, bir gün kullanılmayı bekleyen atıl eşyaların üzerine sinmiş o karartı senin de ruhuna bulaşıyor. Sandık lekesini, hangi deterjan hangi kuru temizlemeci çıkarabilmiş ki şimdiye kadar... Peki sen onlardan ruhuna bulaşan bu sandık lekesini nasıl çıkaracaksın?
Şimdi hayal et.
Sen ölünce arkanda bıraktıklarına ne olacağını gözünün önüne getir bir.
O istiflenmiş eşyaları kim elden çıkaracak ardından tek tek?
O dağınıklığı kim toplayacak sence?
Ölmeden önce ölecekmiş gibi yaşa ve bu işi ölümden sonra başkasına bırakma.
Onları “at” diyemem, onları “elinden çıkar” diyebilirim.
İnan, ruhun büyük bir yükten kurtulacak.
Gelelim israflı bir hayatın biçimlendirdiği evine.
Eşyalarını tek tek kontrol et ve şunu sor: Hangilerine gerçekten ihtiyacım var diye, hangilerini “hoşuma gitti” diyerek aldım?
Cevap can sıkıcı değil mi?
Bir anlık nefsani bir almanın hazzı uğruna, evini bir mezarlığa dönüştürdün.
Unutma ki, ihtiyacın olduğundan değil de nefsine haz yaşatmak uğruna evine getirdiğin her eşya yaşadığın alanı; tıka basa dolu mekân da ruhunu daraltıyor. Sonra da duvarlar üstüne üstüne gelmeye başlıyor, bu ev beni sıkıyor, nefes alamıyorum diye şekvaya başlıyorsun.
Evin nefes alamıyor ki sen alasın.
Takvim yapraklarına bir bak.
Kainattaki düzen ve intizamı, nizamı göreceksin.
Hiç şaşmayan bir hayat var bizi kuşatan.
Takvim yaprakları, bize hiç şaşmayan bir nizamın delilidir. Mutlak Varlığın “Munazzım” isminin tecellisidir o yapraklar.
 Sonra, Mülk Sûresi’nin üçüncü ve dördüncü ayetine kulak kesil.
“Yedi kat göğü birbiriyle tam uyum içinde yaratan O’dur. Rahman’ın yaratmasında hiçbir nizamsızlık göremezsin.
 Gözünü çevir de bak.”
 Hadi, gözünü çevir de bir bak. Sonra şu sorunun cevabını ver: “Herhangi bir kusur görebilir misin?”
“Sonra tekrar tekrar gözünü çevir de bak, gözün bir kusur bulamadığından, eli boş ve bitkin geri döner.”
Sonra da çantanı açıp oradaki karmaşaya bir bak. Telefon, adres, not kâğıtları, alışveriş fişleri, faturalar ve broşürlerle dolu çantanda nizamsızlığın hamallığını yaptığını gör.
Ya da masana nazarını sal.
Hatta karşında açık duran bilgisayarının masa üstündeki oraya buraya atılmış darmadağınık duran program uygulamalarına, dosyalara bak.
Masanın üstü dağınıksa zihninde düzen arama. Boşu boşuna zihninin bir intizamla işlemesini bekleme.
Gardırobun karman çormansa bil ki ruhuna da bulaşmıştır bu.
Şimdilik şuraya koyayım da sonra kaldırırım dediğin eşyalar aylardır koyduğun yerde durmuyorlar mı? Onlara baktıkça içinde bir bıkkınlık hissi uyandırmıyor mu?
Hadi dürüstçe söyle.
Odanda neyin nerede olduğunu zor buluyorsan, zihninde de neyin nerede olduğunu zor bulursun.
Hayatın dağınıksa, zihnin haydi haydi dağınıktır.
Munazzım isminin tecellisine mazhar olmak
Tamam, sana demiyorum ki düzen, intizam abidesi ol, hayatlarını her an eşyalarını düzenlemekle geçiren, geçici dağınıklıklara bile tahammülü olmayanlardan ol.
Mutlak Varlık, “Munazzım”dır, düzeni ve intizamı, düzenli ve intizamlı olanları sever.
Hemen kolları sıva.
O’nun Munazzım isminin tecellisine mazhar olmak için ama.
Yoksa, düzenli ve intizamlı olmak da boşuna bir eyleme dönüşür bu dünyada.
İşte böyle nefsim.
------------------------------------------------------------------------------------------
Kendi nefsim yazıdan bir sürü sonuç çıkardı. Sizler neler çıkardınız şekerler?

15 yorum:

  1. Çok keyif aldım okurken :)Çok hoş bir yazı sanki bana da uyuyor gibi mi acaba :)sevgiler

    YanıtlaSil
  2. bencede çok hoş anlamlı sözler dağınıklık kısmı bana uymuyor neyi nereye koydum tam bir hizadadır amaa şu heryerin tıkabasa eşya olması beni bazen çok bunaltıyor belki birgün kullanırım diye kenara koyulanlardan bahsediyorum:))

    YanıtlaSil
  3. özellıkle su sıralr kendıme cok sordgum soruyu ıslemıss.ıhtıyacım yok bunları hep hosuma gıttıgı ıcın aalıyorm dıye kızıyorm kendime

    YanıtlaSil
  4. Benimde üstüme aldığım çok şey var yazıda dağınıklık hariç:)Hep istiflerim çünkü:).Özellikle lazım olur,saklalar bana daha uyuyor:)Her bahar temizliğinde neler çıkarırım evden bir yıl boyunca saklanıp hiç lazım olmayan.Ruhumu yeni hafiflettim,çok eşya elden çıkardım:)Keyifle okudum paylaşımını,teşekkürler,sevgiler:)

    YanıtlaSil
  5. çok yerinde bir yazı.biz bayanların bir kusuru bencede gereksizce biriktirmek

    YanıtlaSil
  6. gerçekten çok foğru bir yazı olmuş, bazen fazlasıyla eşya tutuyorurz evde :(

    YanıtlaSil
  7. sanırım çoğumuz aynı mantıktayız bayanlar...

    YanıtlaSil
  8. Yazı çok güzel gerçekten. Hazır yazlık kışlık ayrılıyorken el atmak çok iyi olucak :)

    YanıtlaSil
  9. Bu yazı beni yazmış, tıpatıp

    YanıtlaSil
  10. çok doğru sözler. ders almak gerek. teşkkürler canım paylaşım için

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kesinlikle mehtapcım, ne demek zevkti paylaşmak benim için...

      Sil
  11. mustafa ulusoy hep bamteline basan yazılar yazıyor sayfanıza almakla çok iyi etmişsiniz

    YanıtlaSil