6 Ağustos 2011 Cumartesi

MAHLEPLİ TUZLU KURABİYELER....

İftar vaktine bir saatten fazla bir vakit kalmışken, az önce yaptığım tuzlu kurabiyeleri de sizlerle paylaşayım. Arada atıştırmaklık yaparız biz böyle, eee Ramazan ayında da sahurda atıştırırız artık. :))

Malzemelerimiz işte bu kadar, sadece yoğurdumuzu çekememişiz yan taraftan. :))))

Yapılışına gelince; ilk önce 3 bardak unumuz elenir, ortası açılır ve içine 1 yumurta kırılır. Sonra 2 kaşık yumuşak tereyağı, 2 kaşık yoğurt, 2 kaşık yoğurt suyu, 1 çay bardağı sıvıyağ, 1 kaşık şeker, 1 tatlı kaşığı tuz, 1 tatlı kaşığı mahlep ve 1 paket kabartma tozu katılarak hamurumuz kulak memesi yumuşaklığında yoğrulur ve 15-20 dk. bekletilir. Sonra ceviz büyüklüğünde parçalar kopartılıp kurabiyelerimize istenilen şekil verilir. Sonra yumurta beyazına batırılır, ardından susam ya da çörek otuna bulanarak yağlı tepsiye dizilir ve kızgın fırında pişirilir.

Kurabiyelerimizin fırına girmeden önceki halleri...

İşte nar gibi pişmiş kurabiyelerimiz. İçindeki mahlep kurabiyelerimize ayrı bir tat veriyor. Ayrıca hazır alınanlara göre çok daha sağlıklı ve ekonomik, tavsiye olunur... :)))

3 Ağustos 2011 Çarşamba

HAYATA DAİR İÇ BURKAN DETAYLAR...

Afrika' ya ilaç göndermeye karar vermiştik; fakat hepsinin üzerinde tok karnına yazıyordu...


NOT: Söze bir paylaşım sitesinde rastlamıştım bir kaç ay evvel. Sanırım blogda paylaşmanın tam zamanı. 

 Fotoğraf ise 1994'de Sudan'daki kıtlık sırasında çekilmiş ve fotoğrafçı Kevin Carter'a bir ödül bile kazandırmış. Çocuk emekleyerek 1 km. ötedeki Birleşmiş Milletler yemek kampına gitmeye çalışıyor. Arkasındaki akbaba çocuğun ölmesini bekliyor. Fotoğrafı çeken Kevin Carter, fotoğrafı çeker çekmez oradan ayrılmış ve kimse çocuğa ne olduğunu bilmiyor. Fotoğrafçı Kevin Carter 3 ay sonra depresyona girmiş ve intihar etmiş.

1 Ağustos 2011 Pazartesi

BİTEN ETEĞİM VE BAŞLAYAN RAMAZAN-I ŞERİF...

Bir alttaki postta başladığımı söylediğim eteğim nihayet bitti. Ama inanın hiçbir eteğim bu kadar ters gitmemişti. Basit bir etek işte ama inanın bir sürü aksilik yaşadım. Nazar mı değdi nedir. :)))

İşte eteğimin yapım aşamalarından bir foto. Klasik bir kat etek. Bu sefer 4 katlı yaptım, istediğiniz ölçülerde kesip siz de yapabilirsiniz.

            İşte bu da kombinim, üstüne içindeki renklerden bir badi ve yine severek aldığım ve kullandığım kolyem... :))

Bu arada bugün itibarıyla Ramazan ayı başlamış bulunuyor. Mübarek Ramazan ayının tüm inanan insanlar ve ülkemiz için hayırlar getirmesini diliyorum, hepinize hayırlı Ramazanlar... :)))

İsteğe bağlı edit: Bazı arkadaşlar eteğin ölçülerini istemişler. Ölçüler şöyle arkadaşlar;

1. Kat:  eni: 100 cm     boyu: 19 cm    
 (Yalnız her ölçü için dikiş payları vermeyi unutmuyoruz, bunlar paysız ölçüler)
                                                           
2. Kat: eni: 135 cm      boyu: 18 cm

3.Kat: eni: 180 cm       boyu: 24 cm

4. Kat: eni: 240 cm      boyu: 24 cm

Yukarıda da dediğim gibi bunlar paysız ölçüler. Her kat için paylı parçalar kesiyoruz. Örneğin ilk kat eni 100 cm, yanlardan 1 ya da 1,5 cm pay versek kumaşımızı 102 ya da 103 cm den kesmemiz lazım. Boyu da aynı şekilde 19 cm, bu katta bele lastik takıldığı için 6-7 cm fazla kesiyorum. Yani 26 cm falan kestim. Diğer katlarda boyları 3 cm fazla kesmemiz yeterli.

Ben 36-38 beden giyen biriyim. Siz bedeninize göre enleri azaltıp, artırabilirsiniz. İnşallah ayrıntılı anlatabilmişimdir. Sevgiler tekrar. :))


27 Temmuz 2011 Çarşamba

PAZAR GANİMETLERİM VE BİTEN ETEĞİMMMMM...

Semt pazarına uğrayıp yine bir şeyler alarak eve döndüm. Erkenden evden çıktım,
11' i geçe evdeydim nerdeyse. İşte bugün payıma düşenler... :))

Kısa kollu ince yünlü bir ceket, fiyatı şaka gibi. Sadece ve sadece 2 tl... :))) Siyah bir etek ve uygun renk bir badi ile kombinlemeyi düşünüyorum, paylaşırım ilerleyen zamanlarda...

Bu tunik 15 gün önceki pazar ganimeti. Fiyatı 10 tl. İnanın aynı tuniği farklı renkleriyle birlikte, sürekli alışveriş yaptığım bir mağazada gördüm. Fiyatı da 79 tl idi. Bu da şaka gibi... :))) Acaba göremediğim bir yerde defosu mu var... :)))

            Etek dikmeyi planladığım kumaşım 1 tl, artı içindeki renklere uygun seçtiğim danteli 1 tl.... :)))
ve işteeeeee sonunda bitirebildiğim balon eteğimmm. Nerdeyse 2 ay önce biçmişim, ay ne kadar olmuş ya, çok ayıppppp... :))) Burada bahsetmiştim ..:) Kombinleyip sizinle paylaşırım inşallah... :))


Şimdilik bu kadar, bu arada üstteki kumaşı dikmeye başladım bile, bakalım nasıl bir şey ortaya çıkacak. Hoşçakalınnnnn. :)))


25 Temmuz 2011 Pazartesi

KATIKLI DOLMA...

Kabak zamanı bir ya da iki kez evimizde yapılan bir yemektir Katıklı Dolma.Zamanında Oktay Usta' nın programında yayınlanmış ve dolmalar yarışmasında 3. olmuş. Biz ilk yaptığımızda çok sevmiştik ve her yaz da muhakkak yaparız. Tarifi şöyle;

1 kilo kabak alınır ve kabukları kazınır. İçleri  kabak oyacağıyla boşaltılır. Yoksa bir bıçak da aynı işlemi görür. Biz içlerinden çorba yapıyoruz ilerleyen günlerde. Oyulan kabaklar 2 cm kalınlığında kesilir ve içleri tuzlanır.

Diğer tarafından 250 gr. kıyma alınır. İçine 1 iri soğan rendesi, 1 bardak ince bulgur, 1 çay kaşığı pulbiber, karabiber, kuru nane, 1 kaşık domates salçası, yarım bardak su, tuzu eklenerek iyice yoğrulur. Bu karışım kabakların içine sıkı sıkı yerleştirilir. Bir tencereye gelişigüzel yerleştirilir. Üzerine 1 bardak sıcak su ve 1 kaşık sıvıyağ gezdirilir. Az tuz da serpilir. Ocağa konup kaynamaya başlaması beklenir. Kaynamaya başlayınca 25 dk. kısık ateşte pişirilir.

Katıklı Dolmamızın yapım aşamaları...

Eğer iç harcımız artarsa elimizle sıkıp, tencereye atabilriz onları. Onların tadı da, en az kabaklı olanlar kadar güzel, hatta ben onları daha çok seviyorum itiraf edeyim.


İşte dolmamızın son hali. Sarımsaklı yoğurt ve kızdırılmış kırmızı biberli yağ ile servis yapıyoruz. Denemediyseniz kesinlikle tavsiye ederim. Beğeneceğinize eminim.:))

Hepinize güzel bir hafta olsunnnnnnnn, sevgilerrrrrrrrrrrr.... :))

19 Temmuz 2011 Salı

RAMAZAN AYI İÇİN EV MAKARNASI...

Bizim evde ev makarnası genelde Ramazan ayı yaklaşırken yapılır ve sahurda tüketilir. Bu yıl da kollar sıvandı ve hazırlıklara başlandı. :))
İlk önce 15 yumurta kırılır ve güzelce çırpılır, 1 kilo süt ilave edilir ve yine iyice karıştırılır. Unun ortası açılıp, tuz atılır ve süt-yumurta karışımı ilave edilir ve bolca un atılarak yedirilir. Birden ununu yedirmeye çalışıyoruz, çünkü sonra almıyor. Biraz sert hamur olması lazım. Yarım ya da 1 saat dinlendiriyoruz. Bu hamurdan yaklaşık 30 beze çıkıyor. Her beze normal incelikte, çok kalın olmayacak şekilde açılıyor.

Açtıkça çarşaflara serip kurumasını bekliyoruz.
                      Kuruyan yufkaları şeritler halinde kesiyoruz.
Şeritleri iyice açtırıp çarşaflar üzerinde iyice kurutana kadar yayıyoruz. Makarna yaparken sıcak ve rüzgarlı hava seçmeye dikkat ediyoruzzzzz. :) Sonrasında afiyetle tüketiyoruz. :))

Not: Bu arada makarna yapımı ablamlara ait, ben de minik yeğenimle ilgilendim bu arada... :))

16 Temmuz 2011 Cumartesi

BLOĞUM 1 YAŞINDAAAAAAAAA... :))

Aslında 8 Temmuz, ama bugün kontrol edeyim dedim, bir bakmışım 1 yıl dolmuş bile. Gecikmeli doğum günü postu olsun bu bloğuma, iyi ki doğdun sevgili bloğummmmmmmm, iyi ki varsın. Sizler de iyi ki varsınız sevgili arkadaşlarımmmm, iyi ki bloglar var. :)))
Herkese güzel bir hafta sonu diliyorummmm, görüşmek üzere... :))

12 Temmuz 2011 Salı

ARKADAŞIMIZDA BRUNCH... :))

Okuldan arkadaşımız bizi dün sabah kahvaltıya davet etti. Geniş, güzel mi güzel bir evleri var, bahçesi de harika, hele bahçedeki detaylar, sizinle paylaşayım dedim...

 El arabası boyanıp büyük bir saksı haline getirilmiş, çok da sevimli olmuş bence... :)

Bu ağaçlar söğüt ağacından, bu şekilde yakılmamış değerlendirilmiş. :)

Tavuklar ve yumurtaları. Yumurtalar taştan ve beyaza boyanmış...:))

Ufak bir deniz ve köprü...

Şemsiye hiç akla gelmeyecek şekilde değerlendirilmiş, hatta altında kedi gölgeleniyordu, ama çekerken kaçtı maalesef. :))

Evin köpeğinin kulübesi, onun evi bile renklendirilmiş...:)

Bir adet beşik, yine saksı gibi kullanılmış, çok da cici olmuş... :))

Evin girişinde oturulacak güzel bir mekan, sallanan sandalye... Yine söğüt ağaçlarından oluşan bir köşe aynı zamanda... 

Köprünün yandan görüntüsü ve bir adet kuzucuk.... :)))

Bunlar da kahvaltı soframızdan birkaç foto...

Sofrasından ve bahçesinden, arkadaşımızın ne kadar renkli bir kişilik olduğunu anlamışsınızdır sanırım. :))

6 Temmuz 2011 Çarşamba

O' NUN ARABASI VARRRRRR...:)

Evet sonunda nihayet istediğim arabaya kavuştum. Sevincimi de sizlerle paylaşayım dedim. Henüz fotoğraflamadım, fotoğraflayınca sizinle paylaşırım.


Ehliyeti alalı bayağı oldu, ondan sonra da çok kullanmadım açıkçası. Şimdi özel hocamla çalışıyoruz bakalım, öyle uzaktan göründüğü gibi değilmiş. Araba kullanmak çok dikkat gerektiriyor, yavaş yavaş öğreneceğiz bakalım, acelemiz yok... :)))

2 Temmuz 2011 Cumartesi

DUT ZAMANI...


Beyazlar bizim, siyahlar komşunun bahçesinden. Herbiri ayrı lezzetli, Yaradan' a şükürler olsun...İşte size dutun küçümsenemeyecek faydaları...:)

Vücuda kuvvet verir, kansızlığa iyi gelir. Ağız, bademcik ve boğaz iltihabı, diş eti hastalıkları ve öksürüğe karşı faydalıdır. Ateş düşürür. Karaciğeri kuvvetlendirir. Mide ve bağırsakların düzenli çalışmasına yardım eder. Özellikle yemekle birlikte yenildiğinde hazmı kolaylaştırır. Aç karnına yenen beyaz dut bağırsak kurtlarını düşürür. Mide ve bağırsakları rahatlatır. Kara dut ise ağız ve boğaz iltihaplarına iyi gelir. Dut hangi şekilde tüketilirse tüketilsin iyi bir kan yapıcıdır. Kişinin kilo almasını sağlar ve iştah açar. Beyaz dutun 15-20 gram yaprağı üç su bardağı su ile kaynatıp içilirse iyi bir idrar söktürücü olduğu görülür. Bu terkip aynı zamanda ateş düşürücü olarak da kullanılmaktadır. Dutun taze yapraklarıyla derideki yaralara ve burundaki kanamalara tampon yapılırsa kanamaları durdurur. Kara dutun yaprakları ve kabukları kaynatılıp elde edilen sıvı ile gargara yapılırsa boğaz, ağız ve diş eti iltihaplarına iyi gelir.