8 Eylül 2013 Pazar

TATİL MACERALARI 6... (:

Sanırım artık bu son tatil postu olacak, gerçi fotoları yüklemeye başlayınca devamı geliyor ama, bakalım ne olacak... :) 

Artık yolculuğumuzda son günümüzdü. Biraz da Antalya kıyılarından göre göre gidelim dedik... :)

Kalkan ve Kaş arasında eşsiz bir plaj, Kaputaj plajı. Harika bir manzaya sahipti. Bir çeşit kanyon ağzı plajıymış. Merdivenlerinde 187 basamak varmış, ama manzara o kadar güzel ki, kesinlikle basamakları inmeye değer... :)

Sonrasında yolumuz, tavsiye üzerine Üçağız'a düştü. Küçücük sevimli mi, sevimli bir sahil kasabası, biz bayıldık...

Yine buradan Kekova' ya tekne turları var, size yardımcı oluyorlar hemen görevliler bu konuda... :)

Diğer yörelerde olduğu gibi burda da bir sürü turiste rastlamak mümkün, gözlemlediğim kadarıyla tülbentten yapılmış kıyafetlere bayılıyorlar... :)


Yine köylü kadınların yapıp sattıkları tülbentler, kenarları küçük deniz kabuklarıyla süslü. Fiyatı 15 tl idi, merak edenlere... :)

Yolda rastladığımız tarihi kalıntılar, bol miktarda rastlamak mümkün... (:

Gece olunca bir mola verelim dedik, karşımıza Finike Arifli Köyü pazarı çıkınca da , neredeyse 2 saatimizi burada harcadık. Bu pazar kocamannnn dağların dibinde kurulmuştu. Ahhh bir de gündüz görmek nasip olsaydı, çok merak ettim cidden... :)

Ben böyle incecik patlıcana ilk defa rastlıyorum, almamak olmaz... :)

Pazarda yok yoktu neredeyse, payımıza düşünlerle yolumuza devam ettik... :)


Sabah oldu ve Afyon' da bir mola. Kahvaltı ve outlet mağazalarında ufak bir tur... :)


Sonrasında Kütahya' da bir mola ve porselen mağazasından sevimli kareler... :)


Karnımız acıkınca Kütahya otogarının karşısında Mülayimoğulları Restaurant' ta kiremitte peynirli iskender denedik. Kesinlikle bu mekanı tavsiye ediyorum, hem fiyatlar uygun, hem de porsiyonlar bol miktarda. Biz bir porsiyon istediğimiz halde nerdeyse iki porsiyon ölçüsünde geldi. Yolunuz düşerse gidip uğrayın derim... Mekanın sitesi için TIK TIK.


Bunlar da yol boyunca uğradığımız yerlerden aldığım magnetler, bileklikler, kupa ve çaydanlık altlığım... :) Resmen magnete çalışmışım... :))

Tatil postlarım sonunda bitti şekerler, artık biriken postlarımla karşınızda olmaya devam edeceğim inşallah... :)) 

Hepinize güzel bir hafta diliyorummmmm... :)




5 Eylül 2013 Perşembe

TATİL MACERALARI 5, FETHİYE, SAKLIKENT... (:

Şu gezi postlarını bir bitireyim de, normal postlara geçeyim artık. Zira bir sürü şey birikti... :) En son Dalyan' a gitmiş, sonrasında Fethiye' ye doğru yol almıştık... :)

Fethiye' de kaldığımız apart otelimiz, gayet huzurlu ve mütevazi bir hoteldi. Hotel sahipleri güzel ilgilendiler, gezi programımıza tavsiyelerde bulundular... :) 

Bir önceki postta bahsettiğim mısır incirinin ağacı, otelimizin yan tarafında fotoğrafladım... :)

Fethiye' ye gidip Ölüdeniz'e gitmemek olmaz. Havada semayı kaplayan onlarca paraşüt... :))

Akşamüstü Fethiye Hisarönü' nde biraz gezinti... Yok deveee... :)

İşte geldik yine gezimizin en sevdiğim yerlerinden birine. Saklıkent Kanyonu... Bayıldığım yerlerden... :)

Kanyona giriş ücretli, kişi başı 5.5 tl, öğrencilere 2.75 tl. ama öğretmen indirimi yok maalesef. Girerken ayağınızda terlik olması tavsiye edilir, hatta orada terlik bile kiralanıyor... :))

Kanyondan çıkınca yan tarafta böyle güzellikler sizleri bekliyor...:)

Ayrıca dışarıda gerek hediyelik eşya, gerekse doğal ürünler alabileceğiniz tezgahlar var. Biz Yusuf diye birinin tezgahından alışveriş yaptık. Ağzı iyi laf yapan biriydi. Bizi hemen yol boyunca gözlemeci olan ailesine yönlendirdi. Karnımız da acıkmıştı zaten... :))

Böyle bir mekan bizi bekliyordu, burada da bal, incir, tarhana, pekmez gibi doğal ürünler satılıyordu. Tarhanayı yeni yapmışlar, biz de bu seneki tarhanamızı onlardan alıverdik... :)

Sonrasında sıcak gözlemelerimizi kanaviçeli örtülerimizin üzerinde afiyetle yedik ve yolumuza devam ettik... :)

Sanırım son bir tatil postu daha yapmam gerekecek şekerler, zira bir sürü foto var geride. Görüşmek üzere hoşçakalın şimdilik... :)

2 Eylül 2013 Pazartesi

TATİL MACERALARI 4 , DALYAN YOLCUSU KALMASIN... (:

Biz bugün işbaşı yaptık, ama Tatil Maceraları devam ediyor. Bu post sadece Dalyan' a ait, özel olsun istedim, çünkü burası tatilimiz sırasında en sevdiğim yerlerdendi... :)
 Dalyan Muğla'nın Ortaca ilçesine bağlı. Köyceğiz gölü dalyanı burada yer alıyor, ama buraya kısaca Dalyan demişler insanlar... :)

Dalyan'a gittiyseniz kesinlikle bir tekne turu yapmalısınız. Hatta tur görevlileri  sizi durdurup ikna bile edebilirler, biz zaten istediğimiz için hemen bir tekne turu ayarladık, iyi bir pazarlıkla bir turu çok iyi bir fiyata getirebilirsiniz. 2 aile 100 tl gibi bir rakamla yaklaşık 2 saatlik bir tur yaptık. Kişi başı da 17 tl gibi bir ücret oldu benim için mesela... :)

Tekne turu benim için huzur demekti. Uzun süredir bu kadar huzurlu hissetmemiştim. Resmen gözünüzün önünde balıklar atlıyor ve siz buna tanık oluyorsunuz, harikaydı. Temiz havayı içime çekip, manzaranın keyfini çıkarmaya çalıştım kısaca... :) 

Tekne turunda, nehir kenarındaki kral mezarlıkları size eşlik ediyor...

ve teknemiz bizi Caretta Carettelar ile meşhur İztuzu plajına bıraktı... :)

Dalyan'ı en çok sevme nedenlerimden, İztuzu plajı. Caretta carettalar işlerini biliyorlar bence... :) 

Huzuru yakaladığım anlardan bir kare... 

İztuzu plajına istemeden de olsa veda etme vakti, ardından kapanan kapılar... (:

Bir geceyi Dalyan' da geçirince uzunca Dalyan' ın çarşını turladık...

El emeği yazmadan yapılmış kıyafetler, takılar. Yalnız fotoğraf izni almama rağmen kadın resmen bana kızdı sanki... :)) Ne var canım, bloğuma koyucam Alla Alla, diyemedim tabii... :)

Yine el emeği kolyeler, küpeler, bileklikler, hiç sevmem yaaa... :)) 

Bol bol çektim, valla yapan teyze izin verdi gülümseyerek, gayette kibardı... :)) Hıhhhh... :)) 

Şimdilik bu kadar kızlar, sırada Fethiye ve Saklıkent postları olacak inşallah... :) 





29 Ağustos 2013 Perşembe

TATİL MACERALARI 3... (:

Selam kızlar. Bir Tatil maceraları postuyla daha karşınızdayım. Bakalım güzergahımız bu sefer nereye yönelmiş... :)

Bu sefer artık Marmaris'e yolumuz düştü. Bayağı hareketli, güzel bir yer Marmaris. Burada 2 gün geçirdik. Denizinden faydalandık, çarşılarını dolaştık, alışveriş yaptık, geceleyin sahilinde turladık, pazarını dolaşıp yeni tatlara tanık olduk... :))

Geceleri Marmaris hareketli, her akşam meydanda büyük bir havuzda müzik eşliğinde su gösterileri oldu bizim kaldığımız zamanda. İnsanlar etrafında toplanıp seyrediyorlar, suyun içinde görseller de oluyor bazen... :)

Marmaris çarşından kareler... :)) Merhaba kızlar... :)))

Bu arada ilk defa İzmir Seferihisar'da  tattığımız boyoz, Marmaris' te de kahvaltı sofralarımızdaydı. Ben sevdim bir hamur işi delisi olarak... :))

Marmaris pazarından renkli görüntüler, şu patlıcanların rengine bakar mısınız, çok tatlı değiller mi... :)

Neredeyse tüm tezgahlarda gördüğümüz, ilk defa rastladığımız Mısır inciri denilen meyve. Gördüğünüz üzere maşa ile tutuluyor, dikenleri batarmış. Ben gayriihtiyari elime aldım incelemek için... :))) Yanımdan geçen bir bayan uyardı, dokunmayın batar diye, battııı daaa... :))) Tadını merak ettiğim ama dikenlerinden almaya cesaret edemediğim ama aklımın kaldığı meyveyi, ilerleyen günlerde Fethiye' de kaldığımız otelin sahibi ikram edince Allahım kalbim ne kadar temizmiş dedim... :PP

Marmaris' ten sonra Muğla Köyceğiz'e doğru yol aldık. Köyceğiz kesinlikle görmeye değer bir yer. Şu manzarada bir ömür geçirilir sanırım.  Burada birkaç saat geçirip Dalyan' a doğru ilerledik... :)

Dalyan maceraları ile görüşmek üzere hoşçakalın şekerler... :)





26 Ağustos 2013 Pazartesi

TATİL MACERALARI 2... :)

Eveeeettttt nerde kalmıştık... :) En son Kuşadası' ndan ayrılmış ve İzmir Seferihisar'a istikametimizi çevirmiştik. Sağolsun orada bizi çok tatlı bir ablamız ve ailesi ağırladı. Misafirperverliğine hayran olduk... :) 
Yemeğimizi yedik, çaylarımızı içtik, gece 12'de bize Seferihisar turu yaptırdılar. Sığacık Kalesine çıktık. Kaleden görüntü gece gece ancak bu kadar, ama nasıl bir rüzgar neredeyse uçacaktık. Kale içi sokakları dolaştık, evlerin bazısı restore ediliyormuş aslına uygun olarak...

Kavak yelleri dizisi burada çekilmiş, sokaklarında dolaşırken bu yazıya rastladık... :))

Sonra sahilde bol bol dolaştık, el yapımı eserler yapan tezgahlar vardı. Aslında bununla alakalı ayrı bir post yapmam gerekir. Yaprak sanatı, fotograf çekerken bayan çok kibardı. Ömür Köroğlu, medyada paylaşırsanız sanatın isminden de bahsedin ki tanıtılsın dedi... :) Tam da üstüne bastı, bloğumda bahsetmeden geçer miyim... :) Bu tabloların hepsi el emeği, ve kendi tarafından dağdan, bayırdan, seralardan toplanmış çiçek ve yapraklarla yapılmış şahane eserler. Ben de güzelliklerine dayanamadım, aldım bir tane. Dediğim gibi ayrı bir post yapıcam bu konuyla alakalı... :)

Kaldığımız evden bir görüntü, ablamız çok maharetli bir bayan, çiçeklere de hayran. Güğüm detayına da dikkatinizi çekiyorum. Kahvaltımızı yaptık ve yolumuza koyulduk... :)

İzmir ve çevresi olur da, lokma olmaz mı, arabada seyrederken lokma göründe dayanamadık, sıcak sıcak yedik, tarçın aromasıyla tadı bir harikaydı lokmaların... :)

Yolumuz bu sefer şu meşhur kıyamet senaryolarıyla gündeme gelen Şirince' ye düştü. Burası da adı gibi şirin bir yer, bu görmüş olduğunuz bina hem restorant, hem de eğitim müzesi...

Bir eğitimci olarak içeriyi ziyaret etmemek olmazdı... :)

Etrafı dolaşırken karşımıza çıkan basma çantalar, ya da resmen koltuk kumaşlarından yapmışlardı... :))

Peki bu çantalara ne demeli, yukarıdakilerle 7 farkı bulunuz... :)))

Şirince' ye şöyle bir el sallayıp yeniden yolumuza koyulduk... :)

Diğer tatil maceralarıyla görüşmek üzere... :)