Akıllı telefon alalı yaklaşık 10 ay falan oluyor. Alırken de illa alayım diye kasmadım açıkçası, diğerini alalı bayağı olmuştu, hakkını vermiştim yani... :))
İlk zamanlarda bilgisayarı açar, işlerimi öyle hallederdim. Zamanla bilgisayarı çok az açar oldum, çünkü gerçekten gerek olmuyor, hemen pat diye telefondan bakıyor ve işinizi görüyorsunuz.
Tatilde boş vakit fazla olduğu için sürekli elinizde akıllı telefon, bir de neredeyse her paylaşım sitesine üyeyseniz daldan dala atlayıp kim ne paylaşmış diye takip ediyorsunuz. Çok aşırı paylaşım yapmayı seven biri değilim, çok da gerekli görmüyorum. Ama insanlar bazen gözünüze sokar gibi paylaşım yapıyorlar, birbirlerine laflar sokuyorlar, bu bazen rahatsız edici olabiliyor. Bundan sıkılıp ara ara Facebook hesabımı dondurmaya başladım hatta.
Çoğu zaman telefonu elime 2 dakikalığına alıp ''ay dur bakayım neler var neler yok'' derken telefonda geçen zamanın yarım saat olması beni düşündürmeye başladı son zamanlarda. Hatta bundan sıkılmaya başladığımı hissettim. İnternette zaman geçirmeyi seviyorum, blogları takip etmeyi, yemek tarifleri öğrenmeyi, pratik dikiş teknikleri öğrenmeyi, ülkemiz ve dünyada neler olmuş bunları takip etmeyi seviyorum. Çünkü interneti kendiniz yönetebiliyorsunuz, televizyon gibi değil. Birkaç yıldır bu yüzden ciddi ciddi televizyon seyretmiyorum. Çünkü televizyonda o kadar gereksiz programlar var ki, sadece haberleri ve birkaç haber programını izlemek hoşuma gidiyor. Şu gereksiz dizilerin hiç şansı yok anlayacağınız.
Bunları düşünürken geçenlerde belki tanıdığınız bir blog sahibesi Serra (Serra'a Alternative Wardrobe) facebook hesabında uzun bir yazı paylaştı ve tam da bugünlerde hislerime tercüman oldu. Yazdıkları o kadar doğru ve eminim çoğumuzun katıldığı şeyler. İmkanınız varsa okumanızı tavsiye ederim.
Yukarıda da belirttiğim gibi akıllı telefonlar vaktimizi fazlasıyla alıyor. Beynimiz gereksiz bilgiler, fotolar, görsellerle dolup taşıyor. Bir bakmışsınız kendinizi tanımadığınız birinin fotoğraflarına bakarken bulmuşsunuz. Çünkü öyle, kendimden biliyorum. Bunu isteyerek yapmıyorsunuz, otomatik olarak bazı şeyler gelişiyor. Ama diğer yanda günlerdir bitiremediğim kitabıma haksızlık yapıyorum, elime 1 saat okuyum diye alıp 5 dakika okuyup, farkında olmadan telefona yöneliyorum. Bunun rahatsızlığını hissetmek bile bir başlangıç bence. Neticede net ortamında severek takip ettiğim, bana faydalı olan binlerce paylaşım var. İkisini ayırdedip daha dikkatli olmak gerekiyor.
Görsel netten alıntı, akıllı telin hayatımızdaki yeri çok güzel şekilde özetlenmiş. Farkındalık oluşturmak bizim elimizde...
Peki ya sizlerde durum nasıl şekerler, sizler teknolojiye ne kadar yakın, ne kadar uzaksınız?