29 Eylül 2014 Pazartesi

BAL KABAKLI GÖÇMEN BÖREĞİ

Bol yağışlı güzel bir haftadan hepinize merhaba blogcanlar. Bugün sizlere bizim yöresel pidelerimizden kırmızı kabaklı böreği tarif edeceğim. Bazıları bu böreği tatlı yapıyor,  ama bizimki bildiğiniz böreklerden...;) 

 Böreğin hamuru blogda en çok tıklanan soğan pidesi hamurundan. TIK TIK 
Sadece iç malzeme değişik. Kabağı rendeliyorsunuz, içine 2 yumurta, tuz, 3 kaşık un, yarım kilodan fazla süt katıp karıştırıyorsunuz. Bu karışımı pidenin ortasına koyup,  diğer katı kapatıp böreği yanlarından aşağıda gördüğünüz gibi büküyorsunuz. Karışım size sulu gelebilir, ama sorunsuz pişiyor böreğin içinde...;)

 İşte böreğimizin fırından çıkmış nar gibi hali... ;)

Biz soğan pidesi gibi bu böreği de karpuzla tüketiyoruz. Yanında hiç bir şey olmasa bile yenilebilecek güzellikte bir börek oluyor. Denemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.

Hepinize güzel bir hafta diliyorum kızlar... ;)

24 Eylül 2014 Çarşamba

PRATİK ELBİSE...


Blogları dolaşırken karşılaştığım pratik bir model. Öncelikle sedeftoteles bloğu orijinal kalıp için 
Kalıbı kendi ölçülerime göre uyarladım.

Sonuç ortada, elimde bulunan bir kemerle de kombinlemeyi düşünüyorum. Kombinler kombinlemez yayınlarım kızlar. Şimdilik sevgiyle kalın... (:

18 Eylül 2014 Perşembe

OKULLAR AÇILINCA... (:

veeee okullar açılır... (:

Haliyle güzel bir tatilin ardından böyle bir durum mu desek, en azından ilk hafta... :)))


ve okulda ilk gün kombinim... Bluz ve pantolonun dikimi bana ait. Şal: İpekevi  
Kolye: Yerel bir mağaza. Ayrıntılı fotoğraf çekmeyi unutmuşum... :))

Bu da eski bir öğrencimden gelen mesaj. Nasıl mutlu oldum anlatamam... :))

11 Eylül 2014 Perşembe

RECENTLY... (:

Selam şekerler, uzun zamandan sonra bir karma post yapayım dedim. Bakalım ne var, ne yokmuş...;))

 Taaa şehirdışına günümüzü taşıdık. Artık gün planlarımızı yaptık. Bu sene 13 kişilik gün grubumuz oldu. İnşallah güzel geçer bu yılımız...;)


Geçenlerde yağan yoğun yağmur sonrası mutfak camındaki misafirimiz. Geçen gece de sokakta kirpi görmüştüm. Pek bir sevimliydi... ;)

 Bu aralar sürekli dikiyorum, okullar açılınca durulucam nasılsa...;)) Bu ayrı bir post olsun bence... ;))


Okulların açılmasına az bir zaman kaldı. Tatil bitti, artık çalışma vakti. Hepimize huzur dolu günler diliyorum... ;)

24 Ağustos 2014 Pazar

ÜZÜM HOŞAFI...

Selamlar kızlar hepinize. Yazın nimetlerinden hepimiz yararlanıyoruz çok şükür. İşte bu nimetlerden biri de bahçedeki asma ve üzüm salkımları. Asmalardan sarmalar yapıldı, üzümlerinden de hoşaf yapalım dedik. İşte size hazır kola protesto edilirken yapilabilecek doğal bir içeçek. Yapımı da çok kolay... :)

Önce dallarından koparılan üzümler bir güzel ayıklanır, tek tek... :) Ardından bir güzel yıkanır ve üstü geçecek kadar su ile pişirilir. Üzümler yumuşayınca süzgeçten geçirilir, tabi fazla posası atılır.


Sıcak sıcak kavanozlara konulur ve ağzı kapatılır. İstediğiniz zaman dolaba koyup buz gibi içebilirsiniz. Afiyetler olsun şekerler. Ablamın da ellerine sağlık... :)

22 Ağustos 2014 Cuma

ÇOK MU AKILLI??? :)

Akıllı telefon alalı yaklaşık 10 ay falan oluyor. Alırken de illa alayım diye kasmadım açıkçası, diğerini alalı bayağı olmuştu, hakkını vermiştim yani... :))

İlk zamanlarda bilgisayarı açar, işlerimi öyle hallederdim. Zamanla bilgisayarı çok az açar oldum, çünkü gerçekten gerek olmuyor, hemen pat diye telefondan bakıyor ve işinizi görüyorsunuz. 

Tatilde boş vakit fazla olduğu için sürekli elinizde akıllı telefon, bir de neredeyse her paylaşım sitesine üyeyseniz daldan dala atlayıp kim ne paylaşmış diye takip ediyorsunuz. Çok aşırı paylaşım yapmayı seven biri değilim, çok da gerekli görmüyorum. Ama insanlar bazen gözünüze sokar gibi paylaşım yapıyorlar, birbirlerine laflar sokuyorlar, bu bazen rahatsız edici olabiliyor. Bundan sıkılıp ara ara Facebook hesabımı dondurmaya başladım hatta. 

Çoğu zaman telefonu elime 2 dakikalığına alıp ''ay dur bakayım neler var neler yok'' derken telefonda geçen zamanın yarım saat olması beni düşündürmeye başladı son zamanlarda. Hatta bundan sıkılmaya başladığımı hissettim. İnternette zaman geçirmeyi seviyorum, blogları takip etmeyi, yemek tarifleri öğrenmeyi, pratik dikiş teknikleri öğrenmeyi, ülkemiz ve dünyada neler olmuş bunları takip etmeyi seviyorum. Çünkü interneti kendiniz yönetebiliyorsunuz, televizyon gibi değil. Birkaç yıldır bu yüzden ciddi ciddi televizyon seyretmiyorum. Çünkü televizyonda o kadar gereksiz programlar var ki, sadece haberleri ve birkaç haber programını izlemek hoşuma gidiyor. Şu gereksiz dizilerin hiç şansı yok anlayacağınız.

Bunları düşünürken geçenlerde belki tanıdığınız bir blog sahibesi Serra (Serra'a Alternative Wardrobe) facebook hesabında uzun bir yazı paylaştı ve tam da bugünlerde hislerime tercüman oldu. Yazdıkları o kadar doğru ve eminim çoğumuzun katıldığı şeyler. İmkanınız varsa okumanızı tavsiye ederim.

Yukarıda da belirttiğim gibi akıllı telefonlar vaktimizi fazlasıyla alıyor. Beynimiz gereksiz bilgiler, fotolar, görsellerle dolup taşıyor. Bir bakmışsınız kendinizi tanımadığınız birinin fotoğraflarına bakarken bulmuşsunuz. Çünkü öyle, kendimden biliyorum. Bunu isteyerek yapmıyorsunuz, otomatik olarak bazı şeyler gelişiyor. Ama diğer yanda günlerdir bitiremediğim kitabıma haksızlık yapıyorum, elime 1 saat okuyum diye alıp 5 dakika okuyup, farkında olmadan telefona yöneliyorum. Bunun rahatsızlığını hissetmek bile bir başlangıç bence. Neticede net ortamında severek takip ettiğim, bana faydalı olan binlerce paylaşım var. İkisini ayırdedip daha dikkatli olmak gerekiyor.

Görsel netten alıntı, akıllı telin hayatımızdaki yeri çok güzel şekilde özetlenmiş. Farkındalık oluşturmak bizim elimizde... 

Peki ya sizlerde durum nasıl şekerler, sizler teknolojiye ne kadar yakın, ne kadar uzaksınız?

1 Ağustos 2014 Cuma

BREAKİNG BAD... (:

Bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine başladığım 5 sezonluk bir dizi. Aman aman dizi izleyen biri değilim. En son Lost ve Prison Break dizilerine sarmış ve beğenerek izlemiştim. Tavsiye üzerine hadi başlayım derken bir bakmışım bitirmişim 15 gün içerisinde.

Sıradan bir Kimya Öğretmeni olan aile babası Walter White'nin kimya dehasını kullanarak başladığı inanılmaz olayların içine sürükleyen dizi. Her soruna bir çözüm bulması, her şeyin altından kalkmasıyla zekasına hayran bırakmıştır. Birden fazla karakter ön plandadır ve hepsi de ayrı ayrı kendilerine hayran bırakır. Jesse nam-ı diğer Heisenberg'in ortağı olup ağlak yapısı ile tam bir balık burcu havası verir, ama merhamet duygusu ona o kadar güzel yakışır ki. Diğer karakterleri yazsam bu sayfa dolup taşar. Siz en iyisi boş zamanınızda bir başlayın bu diziye derim. 

O kadar alışmışım ki, şu an bir boşluktayım sanki... :)))


Bu arada yeni dizi arayışı içerisindeyim. Tavsiyeleri olanlar beri gelsin, bekliyorum... :)

29 Temmuz 2014 Salı

BAYRAM KOMBİNİ...(:

Selamlar hepinize, öncelikle herkesin bayramı kutlu olsun. Herkesin huzurla yaşadığı, gülümsediği bayramlar olsun her zaman ömrümüzde inşallah. Bugün sizlere bayram kombinimi paylaşmak istedim. İşte detaylar;

Şal: İpekevi
Bluz: Lcw
Saat: Jacques Lemans
Babet: Çarşamba Pazarı
Etek: By swotpisces

Nice bayramlarda buluşmak üzere, şimdilik esen kalın... (:

25 Temmuz 2014 Cuma

ŞİPŞAK ELMALI KEK...(;

Hani şu tek porsiyonluk hazır kekler var ya, işte tadı tıpkı onlara benziyor. Tarif yine rahmetli annemin defterinden. Hazırlaması, pişirmesi yarım saat, yani şipşak hazır kekimiz... (;

Gelelim tarifimize;
2 yumurta, 1 bardaktan biraz az şeker ile güzelce çırpılır. 1 çay bardağı yağ eklenir az daha çırpılır. Ardından 2 su bardağı un, 1 kabartma tozu, 1 kahve fincanı ceviz, 1.5 çay bardağı rendelenmiş elma, 1 çay kaşığı tarçın ve en son da 3 kaşık kakao eklenerek bir güzel karıştırılır. Yağlanmış tepsiye dökülür ve ısınmış fırında 15 dk pişirilir. Sonunda da afiyetle yenir... ;)

Deneyin,  kesin beğeneceksiniz. Afiyet olsun şimdiden... (;

22 Temmuz 2014 Salı

KOLAY BROWNİ...(:

Bu tarif bizim evde Semen'in keki diye geçer. :)) Vakti zamanında Semen diye bir bayan televizyonda tarif etmiş, rahmetli annem de tarif defterine geçirmiş. Ara ara yaparız ve de çok beğeniriz. Yapımı son derece basit. İşte görseliyle birlikte tarifi. Tarif benden, denemesi sizden... :))

2 orta boy yumurta 1 bardak şeker(biz çok şekerli sevmediğimiz için biraz daha az atıyoruz) ile 10 dk kadar çırpılır. Ardından 1 bardak süt ve yarım bardak yağ katılarak biraz daha karıştırılır. 1 paket vanilya, 1 paket kabartma tozu, 1 çay kaşığı karbonat, 3 kaşık kakao, 2 bardak un eklenir ve bir güzel karıştırılır. Yağlanmış tepsiye konur ve önceden ısıtılmış fırında 15 dakika pişirilir. Fırın kapanır, ama 5 dk da içinde bekletilir. Fırından çıkartılıp ilk ısısı gittikten sonra kekin üstünde çatal ya da kürdanla delikler açılır ve kek 1 bardak ılık süt (içine neskafe ekleyebilirsiniz) ile yavaş yavaş ıslatılır. Soğuyunca üstüne bol miktarda hindistan cevizi dökülür. 

Bu arada bizim kekin tam ortası acaip kabardı ve sonra da söndü, sanırım davul fırından oldu.
Ama tadına diyecek yok, deneyin kesinlikle çok seveceksiniz. Bu arada biz ince sevdiğimiz için dikdörtgen borcama yaptık, kalın sevenler kare borcamda yapabilirler. Deneyenlere şimdiden afiyet olsun... :))