16 Şubat 2011 Çarşamba

AĞZINA SAĞLIK GÜLSE BİRSEL

Ben beğendim, gerçekten damardan yazmış, bir eğitimci olarak bam telime dokundu cidden, paylaşmak istedim. Yaklaşık bir sene önceki yazısı. Paylaşmak benden, okuması sizden...

EMO: Ergeni Mıncırsak Olmaz mı?!

Hep söylüyorum, biz çocukken midemiz bulanınca ekmek yedirirlerdi, grip "Yatınca geçer"di, başın ağrıyorsa "Çocukların başı ağrımaz" denirdi, uykun kaçıyorsa "Oyuncaklarını düşün, güzel rüyalar görürsün" şeklinde konu halledilirdi! Okuma yazmayı öğrenemiyorsan ya, "Tembel"din ya "Yavaştan, sağlamsağlam öğreniyor"dun! Hüzünlü bir çocuksan "Yazar olacak herhalde" derlerdi, yerinde duramıyorsan, etrafa saldırıyorsan bir tane çakarlardı, susup otururdun. Kanaatimce pedagojinin zirve yaptığı yıllardı o yıllar. Çünkü sonra sonra, koşup oynadıktan sonra öksüren çocuk 'astım başlangıcı', okuma yazmayı zor söküyorsa 'disleksik', hüzünlüyse 'depresif', aşırı hareketliyse 'hiperaktif' diye nitelendirilmeye başlandı ve o sinameki yetiştirilen tipsizler şimdi büyüdüler! O kadar ilgi alaka sonrası ola ola ne oldular? Emo! Emo ne? Hani beş-altı yıldır etrafta saçlarını gözlerinin tekini kapatacak şekilde öne öne tarayan, miskin görünüşlü, asık suratlı, beti benzi atmış, sıska, dar pantolonlu, converse'li, siyah ojeli ergenler var ya...Taksim'de kaldırımlarda filan oturuyorlar. Aha onlar Emo! Emo kelimesinin emotional'dan (hissi) geldiği, bu yavruların pek bunalımlı pek güvensiz ve duygusal olduğu, topluma uyum sağlayamadıkları için böyle takıldıkları söyleniyor. Bizim zamanımızda punk vardı ya, onun gibi bir akım, ama bir halta yaramayanı!!

HERKESİN KEYFİNİ KAÇIRDIM.
Ay kıyamaam! Zamanında, kendi ergen yıllarımda bu akım daha dünyada yokken 10 gün emo takılmışlığım vardır! Kafam neye bozuktu hatırlamıyorum ama o 10 gün, üstelik de yaz tatilinde, evin o köşesinden bu köşesine oflaya poflaya nemli gözlerle dolaştım. Saçımı taramadım, denize gitmedim, sohbetlere katılmadım, tebessüm bile etmedim. Akşamları karabasan gibi yemek masasına çöküp herkesin keyfini kaçırdım. Bir akşamüstü, balkonda otururken annem "Ne bu surat her gün, senin derdin ne kızım aaa..." şeklinde pedagojik bir açılım yaptı."Sıkılıyorum... Hayat çok anlamsız" cevabımın üzerinden sanırım birkaç saniye geçmişti ki, acı ve can havliyle bir metre havaya sıçradım. Annem, her Türk annesinin uzmanı olduğu 'mıncırma' hamlesini oldukça sert ve uyarısız gerçekleştirmişti. Mıncırma, malumunuz evlat artık poposuna terlikle vurulmayacak kadar büyüdüyse, ancak tekdir ile de uslanmıyor ve hakkı kötekse kullanılan, konu komşu, bitişik ev duyar ihtimaline karşı avaz avaz bağırmak yerine geçen bir terbiye şeklidir.Tercihen bel veya bacak bölgesinden bir alan seçilir, elle kavranır ve et, 180 derece çevrilir!Hemen ardından, daha acım ve şaşkınlığım hüküm sürerken, annem kısık sesle, yüzünü yüzüme yaklaştırarak "Alırım ayağımın altına" diye başladı ve "Karnın tok sırtın pek! Aklını başına topla! Sıkılıyorsanda git bakkala evin alışverişini yap, sonra da gel yemek kitabından bir kurabiye pişir, akşam misafir var, hadi yallah..." şeklinde bitirdi!

NE DERDİM KALDI NE DE TASAM.
Malumunuz eti mıncırılan ergen olay yerinde fazla kalamaz, mıncırandan tırstığı için kendisine yalakalık yapar, arzu ettiği aktiviteleri gerçekleştirir. Mıncıran mutlu, mıncırılansa artık efendi bir insandır! Aynen öyle oldu. Mıncırma sonrası ne derdim kaldı ne tasam! Emo'luğum o gün bitti, bu yaşa kadar da hep mutlu mesut, uyumlu, üretken biri olarak yaşadım. Şimdinin sokakta bira içen, gelen geçenden ihtiyacı var diye değil, hayat tarzı sandığı için para dilenen, dünyanın bütün derdi sırtındaymış gibi davranıp, bunalım takılıp bir işin ucundan tutmayan emo'larının başında, bizim zamanımızın anne babaları olacaktı ki. Ohoo... Muma dönerdi hepsi! Bir kere her şeyden önce bütün o yüzü gözü saçla kaplı eşek herifleri bir eşek tıraşına götürürlerdi, kesin! Ülkenin gençlerine bak.Tarikat yurtlarında yetiştirilen çocuklar, polise atsın diye eline taş verilenler, bir de emo'lar! Gelecekten çok umutluyum çok.

19 yorum:

  1. Nasıl da güzel yazmış kalemine sağlık..

    YanıtlaSil
  2. Hay ağzına sağlık be kadın..Aynen, hepsinin ağzına iki tane çakıp akıllarını başlarına getiresim var..

    YanıtlaSil
  3. ne guzel yazmi$, cokta dogru yazmi$...agzina, eline saglik...ayrica payla$digin icin tesekkurler canim...optum...

    YanıtlaSil
  4. HAHAHA GÜZEL YAZI ANLAYANA...=)SAOL PAYLAŞIMIN İÇİN=)

    YanıtlaSil
  5. paylaşımın için teşekkürler. Gürse Birselin olaylara yaklaşım tarzını hep beğenmişimdir okurken ve seyrederken biyandan gülüp bir yandanda ne kadarda gerçek ve doğru saptamalar demekten kendimi alamam.Eminim okuyan herkes annesini birkez daha anmıştır.

    YanıtlaSil
  6. Ağzına sağlık Gülse'nin.Nede güzel yazmış.Sabah sabah çok hoşuma gitti.Ergenlikte ara sıra bunalım takılan kızlarıma bendemi uygulasam nedir?Paylaşımın için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  7. Çok güzel dile getirmiş bayıldım :)
    Gülerek okudum annemi düşündüm :)
    Ne varsa eski yöntemlerde var :)
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  8. paylaşım için teşekkürler canım

    gülse Birselinde kalemine yüreğine sağlık öyle güzel hislerimize tercüme olmuş ki.
    Gelecekten bende öyle umutluyum ki !!

    YanıtlaSil
  9. gülse birsel ne güzel de anlatmış paylaşım için teşekkürler

    YanıtlaSil
  10. Canım,
    paylaşım için teşekkürler.Gülse BİRSEL'i seven biri olarak yazısını beğendim.
    Gerçekten gençliğimizin bazı kesimleri ne yapacağını bilemez durumda, yokluktan değil üstelik.Çokluktan.
    Ama tüm çocuklara haksızlık yapmayalım.Sevgiyle, saygı ile özenle yetişenlerden dolayı onun kadar umutsuz değilim. Ne de olsa bir ülkenin geleceği gençlerin elinde.
    Sevgiyle kal.

    YanıtlaSil
  11. gerçekten güzel;İmkanlar ne kadar fazlaysa;o denli bunalım takılıyor şimdiki gençler.

    YanıtlaSil
  12. Mıncırma yöntemini ilerde gerek olursa, inşallah olmaz uygulamayı düşünürüm. Bence ailelerinde bir mıncırılması lazımki çocuklara sahip çıksınlar.

    YanıtlaSil
  13. cidden bazı şeyleri fazlamı abartıyoruz, ben bile çocuğumu dikkati dağınık diye götürüp test yaptırdım.sonra elli yaşında ki emekli öğretmen karşı komşum kendi haline bırak dedi.Gülse Birsel doğru yazmış bence de..

    YanıtlaSil
  14. çok doğru ya, Gülse Birsel'i birkez daha tebrik ediyorum. Hakkaten dünya ne kadar da değişmiş?
    Teşekkürler canım paylaşım için.

    YanıtlaSil
  15. bayılıyorum Gülse Birsel'e ya. nasıl da güzel yazıyor. bu yazıyı ben de paylaşmıştım bi ara blogumda. çok beğendim çok :)

    YanıtlaSil
  16. "dünyanın bütün derdi sırtındaymış gibi davranıp, bunalım takılıp bir işin ucundan tutmayan emo'lar(-...)" kaldi aklimda, ben de bazen sanki herseyden sorumluymus gibi dalar kendi kendimi bunalima geciririm...Halbuki her insanin dinamigi, hayat enerjisi kendinin icindedir; etrafina bakinca kendi icini duyunca, herseyin otantik oldugunu farkeder, bunalimdan o anda cikar...

    YanıtlaSil
  17. Ben Hanimefendinin SABAH´taki yazilarini da cok begeniyorum...

    YanıtlaSil
  18. Sabahta tam kızıma bu yazıdan bahsetmiştim, müsadenle bir kopyalayıp okutacağım, sevgiler:)

    YanıtlaSil