11 Şubat 2012 Cumartesi

KIRMIZI PANCARLI SALATA VE TİRAMİSU...

Bugün büyük ablamı ziyarete gitmiştik. Bir şeyler yemeden bizi bırakmadı. Yemeğin yanında salata olarak kırmızı pancarlı, havuçlu salata vardı. Biz pancarı çok fazla kullanmıyoruz nedense, ama salatamız gayet lezzetliydi. Bu arada sofrada kırmızı pancarın ne kadar sağlıklı olduğundan bahsettik. Hatta rahmetli bir komşu teyze vardı ablamların. O dermiş ki '' bunun tarlasından geçmek bile faydalıdır. '' Tam da bunun üstüne eve geldiğimizde haberlerde ne bahsedildi tahmin edin bakalım.. :))) Tabii ki de kırmızı pancar. Aklımda kalan faydalarından birkaçı kanı temizlediğine, mide ve bağırsak üzerinde olumlu etkisi olduğuna dair. Daha ayrıntılı bilgi için TIK TIK.

Özellikle balık yanında süper giden salatamız... :)) Öyleymiş...


Gelelim tatlımıza, çoğumuzun bildiği tramisu pastamız... Çoğumuz bu pastayı büyük bir keyifle tüketiriz. Bizimki de çok lezzetli olmuştu doğrusu. İşte sizinle kendi defterime de yazdığım tarifi paylaşıyorum... :))

Önce 2 yumurta, 1.5 çay fincanı un, 1 çay fincanı toz şeker, 1 çay fincanı süt, 3 kaşık kakao, 1 paket kabartma tozu ile pastamızın pandispanyasını yapıyoruz. Pişince 1 su bardağı süt ve 1 paket üçü bir arada neskafe ile pandispanyamızı ıslatıyoruz. Diğer taraftan 3 bardak süt, 2 kaşık un, 1/2 su bardağı şeker, 200 gr.labne peyniri, 1 kaşık nişasta, 1/2 paket vanilya ile kremamızı hazırlıyoruz. Ablam pastayı 2 kat yapmış. Bir kat araya, bir de üstüne kremamızı sürüyoruz. En üstüne de kakao eliyoruzzzzzz ve servis yapıyoruzzzz... :))

Hepinize güzel Pazarlar diliyorummmm... :))

7 Şubat 2012 Salı

KÜLDE MISIR... :)

Çocukluğumun hatıralarındandır külde mısır, tatilllerde ananeme kalmaya gitttiğimizde mevsim kışsa, yanan kuzinenin üstünde pişirilirdi külde mısır. Tabak tabak alır anında tüketirdik. O tadı asla unutamam, toplu olunca daha da güzel olurdu yaa.. :) Offff özleniyor bazen o günlerrr... :)

Geçenlerde pazarda satıldığını duymamızla, babama almasını tembihlememiz bir oldu. :))) Burda köylü pazarı var, kadınlar yapıp getiriyorlarmış. Torbası 3 tl imiş. Şu sokaklarda satılan mısırlar var ya, onlara on basar... :)))

Aranızda külde mısır duyanlar var mı???

4 Şubat 2012 Cumartesi

MANTI,MANTI, MANTI...:))

Mantı, mantı, mantı diye diye neredeyse error vermeye başlayacaktım. Taaa kiii evde mantı yapılana dek... Sanırım 1 yıl olmuştu mantı yemeyeli, yani ev mantısı. Diğerlerini zaten saymıyorum. Büyük ablam hamuru tuttu, küçük ablam iç malzemeyi açıp yerleştirdi ve hep beraber mantıları kapatıp pişirdikkkkkk... :)

İlk önce 1 soğan rendelenir. 300-350 gr. kıyma, tuz, karabiber ve maydanozla iç malzeme hazırlanır.

4 neskafe bardağı un, tuz, 1 iri yumurta ve su ile hamur tutulur. Biraz dinlendirilir ve 3 bezeye bölünür. Açılan bezeler iyice büyütülünce kesilir ve kıymalar üstlerine yerleştirilir. Biz esprisine bir tane de leblebi koyuyoruz. Çıkanın bir dileği gerçekleşsin geyiğine... :))) Çocukken hiç unutmam, teyzeler, kuzenler toplu mantı ziyafetlerinde leblebi ya da nohutu bulana kadar mantı yer, birine çıkar çıkmaz sofradan kalkardık.... :)))) Çocukluk işte... :)))

veeee başlıyoruzzzz mantılarımızı bükmeye... :) Bir taraftan da suyumuzu kaynatmaya başlıyoruz.

Mantımız pişince üstüne biraz tereyağı gezdiriyoruz. Sonra tabağımıza alıp sarımsaklı yoğurt, yağda kızdırılmış kırmızı biber ve isteğe bağlı nane ve pul biber ile servis yapıyoruz. Valla uzun süre mantı yemediğimden mıdır, yoksa gerçekten lezzetli olduğundan mıdır bilemedimmmm ama mantı harikaydııııı.... :))

Not: Bu arada biz mantı kaynattığımız suyu atmıyoruz. Hemen un ve yoğurtla bir terbiye hazırlayıp, kaynayan suya ekliyoruz. İstersek şehriye de ekleyebiliriz. Sonra nane atıyoruz. Böylece ertesi günkü çorbamız da hazır oluyorrrr... :))) 

3 Şubat 2012 Cuma

HAYIRLI KANDİLLER...


Farkında olmalı insan, bir damlacık sudan yaratıldığını farketmeli.
Anne karnına sığarken, dünyaya neden sığmadığını ve en sonunda bir metre karelik yere nasıl sığmak zorunda kalacağını farketmeli.
Henüz bebekken, dünya benim dercesine avuçlarının sımsıkı kapalı olduğunu, ölürken aynı avuçların her şeyi bırak gidiyorum işte dercesine apaçık olduğunu farketmeli....

Farkedenlerden olmamız dileği ile kandiliniz mübarek olsun.

1 Şubat 2012 Çarşamba

GECE GECE GİRİT KURABİYESİ.. :)

1 saat içinde tarif aramak, bulmak, yapmak ve bloğa eklemek. Gecenin 10'un da canınız kurabiye çekerse olacağı budur. Eeee tadını da beğenirseniz hemen bloğa eklemek farzdır... :))) Tarif rahmetli annemin tariflerinden, Kültür Aşı diye bir program vardı 3 yıl önce falan. O programın Ayvalık çekimlerinde yapılmış bir kurabiye....

Eveeeeetttt gelelim tarife. Tarif acaip basit. Yalnız ben damla sakızı olmayınca vanilya kullandım. Önce bir sarısı ayrılan 2 yumurta az tuzla çırpılıyor. Ardından 1 bardak yoğurt, 1 bardak şeker, 3/4 bardak sıvıyağ,1 paket vanilya, 1 dolu çay kaşığı karbonat ve 4 bardak un ile hamur elde ediyoruz. Çok katı olmayan yumuşak bir hamur elde edeceksiniz. Zaten özelliği hamurun yumuşak olması. Hamurdan parçalar kopartıp bol sıvıyağ ile yağladığımız tepsiye diziyoruz. Üzerine yumurta sarılarını sürüp fırına veriyoruz.

İşteeee bunlar da pişmiş kurabiyelerimiz. Efenim şekillerine bakmayın, o benim acemiliğim...:))  Tadı test edildi, onaylandı... :))) Hani anane kurabiyesi derler ya, andırıyor. Yumuşacık bir kurabiye. Biz beğendik, tavsiye edilir...     

29 Ocak 2012 Pazar

KIRMIZI MERCİMEKLİ SARMA...

İşte size değişik bir sarma, belki bilenleriniz vardır. Pirinç yerine kırmızı mercimek ve bulgur kullanıyorsunuz.

1,5 su bardağı kırmızı mercimek ve 1,5 su bardağı iri bulguru yıkayıp tencereye alıyoruz. 1 iri soğanı içine rendeliyoruz. 2 diş sarımsağı da ezip içine katıyoruz.1 kaşık biber salçası, kuru nane, karabiber,tuz, 6-7 çorba kaşığı sıvıyağını da katıp hepsini çiğden karıştırıyoruz. Bu şekilde asma yapraklarımızı sarıyoruz. Tencereye dizip, üzerine 1 limonu dilimleyip diziyoruz ve üstünü örtecek kadar su koyuyoruz. Az yağ gezdirip pişiriyoruz.

Evet pişmeye hazır sarmalarımız, değişik bir tat. Denemenizi tavsiye ederim.

26 Ocak 2012 Perşembe

TATİL KİTAPLARIM...

Tatilde, özellikle kapalı havalarda yapılabilecek en ideal aktivitelerden birisi de kitap okumaktır. Ben de elimde bulunan bir sürüüüüü kitabımdan bu ikisini seçtim.

Yeşil kitabın hikayesini şurda anlatmıştım. Okuması gayet keyifli. Diğerini de bir başucu kitabı olarak seçtim bir avm alışverişi sırasında. Arada açıp açıp okuyorum, hayatımıza aktarmamız gereken o kadar çok şey var ki, her iki kitap da kesinlikle tavsiye edilir...

Tatilin en güzel tarafı erken kalkmak zorunda kalmamak...Seviyorum ben seniii tatillllll.... :))

24 Ocak 2012 Salı

ONSUZ GEÇEN TAM BİR YIL...

Bugün annemsiz geçen tam bir yıl doldu. İnsan zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor, ama biz her saniyesine kadar bunu çok iyi anladık. Hep bir yanımız eksikti bu geçen bir yılda. İnsan her acıya alışıyormuş, ama eksikliğine asla. Anne neticede yeri hiçbir zaman doldurulamaz. Kimse böyle bir acıyı yaşamak da istemez, ama ne varsa yaşamanız gereken yaşıyorsunuz. Allah herkese hayırlı ve güzel ölümler nasip etsin. Bugün onun için toplandık ve ona yollanabilecek en güzel hediyeleri yolladık bize yakışması gerektiği gibi. Zaman hızla geçse de, onsuzluk ilk günkü gibi hüzünlü. Allahım onu gittiği yerde rahat ettirsin, mekanı Cennet olsun inşallah...


Ölüm güzel şey budur perde arkasından haber
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber

17 Ocak 2012 Salı

KARDA ZORDUR YÜRÜMEK... :) AMA ALIŞVERİŞ DEĞİLLLLLL... :))))

Her yerde kar vaarrrrrr..Evet şarkımız gerçek oldu. Çocuklar gibi mutluyuz.... :)) Sabah bir kalktım, kar bayağı bir yağmış, ben de temkinli bir şöför olarak toplu taşımayı kullanmaya karar verdim. Okul çıkışı da şehrimizin meşhur caddesinde turlayıp, biraz kar altında yürüdüm. Eh alışverişsiz de olmazdı bu arada...:)))

Önce minik yeğenime aldıklarım, doğum günü yaklaşıyor, ben şimdiden almaya başladım bir şeyler.... :))

Ben tam bir Stamina kazak, hırka hastasıyım. Hiçbir markada, bu kazaklarda hissettiğim rahatlığı bulamıyorum. Kendine ait dokusu, duruşu ve bir de kokusu. Bayılırımmmm... :) YKM'de % 50 indirim olunca bir ablama, bir bana sepete attım.... :)

Siz de bir sevinç olur mı kar yağınca....Kalbinizi bir huzur kaplar mı? :))

12 Ocak 2012 Perşembe

BİR SÖYLEŞİ VE HEDİYE EDİLEN KİTABIM...:)

Öğrencileri ilimize gelen bir yazarın söyleşisine götürmüştük hafta içi bir gün. Konu Mevlana idi. Sohbet gayet akıcı ve hoştu. Yazarın hitabeti liseli öğrenciler için idealdi bana göre. Burada olmanın en güzel taraflarından biri de, yazarın konuşmaya başlamadan önce herkese dağıtılan kitapları idi. Ne kadar hoş bir jest idi bana göre...(:

Kitabı okumak için sabırsızlanıyorum, gelsin artık sömestr... :)