5 Ekim 2011 Çarşamba

KUŞBURNU MARMELATI VE ARKADAŞ BLOĞU...

Evdeki kuşburunlarını değerlendirmek için ablam tarafından mecburen yapılmış marmelat, ama öyle... :))) Çok zahmetli ayrıca da... Ama çok faydalı olduğu söyleniyor , bunu da söylemeden edemeyeceğim. :) Önce kuşburunları düdüklüde kaynatılıyor, sonra süzgeçten geçiriliyor, en son da şekerle kaynatılıyor. 2-3 cümleyle anlattığıma bakmayın, bayağı uzuuuuuuuuuunnnnn sürdü, ben şahidim. :))

Düdüklüde kaynamış kuşburunları...

İnce süzgeçten geçirilmeye çalışıldı, olmadı tel süzgeç devreye girdi.. :))

En son ocakta şekerle kaynatıldı. İnanın tadı müthiş...Kahvaltı sofralarını süsleyebileceği gibi, kurabiyelerde de kullanılabilir...

Danimarkalı doktor Kaj Winter tarafından yapılan araştırmalarda kuşburnunun eklem ağrıları olanlarda tedaviyi desteklediği belirlenmiştir. Kuşburnunun kabuk ve çekirdeğinde yeralan bir maddenin iltihabi reaksiyonu engellediğine dair tespitler yapılmıştır.

Kuşburnunun iltihap giderici ve ağrı kesici bileşenleri suda çözünmediğinden eklem romatizmasına karşı kuşburnu çayı etkili değildir. Eklem romatizmalarına karşı kuşburnu marmelatı kullanılmaktadır.
Japonyada yapılan bir araştırmada kuşburnu marmelatının vücuttaki yağ oranını düşürdüğü gözlenmiştirBöbreküstü bezlerine olan etkisiyle hormonların üretimini destekler.
Kan temizleyici özelliği kusburnunun yararları arasındadır.
İdrar yolu enfeksiyonlarını önleyici etkisi bir diğer kuşburnu faydası olarak belirtilebilir.
Besleyici etkisiyle genel güçsüzlük durumlarına karşı kullanılabilir.
Solunum enfeksiyonlarına iyi gelmekte, aynı zamanda vücutta dirilik sağlamaktadır.
Aynı zamanda etkin bir kan temizleyicisidir.
Mide kramplarına ve sindirim sistemi zorluklarına karşı da oldukça faydalı bir besin."Bedene ve gözlere güç verir''
Kanı temizler,kanda bulunan zararlı maddelerin dışarı atılmasını sağlar.

Antioksiden etkisine sahiptir.    

                            Faydalar kısmı alıntıdır şu siteden .   http://tokatyoreselurunler.tr.gg/


Bu arada canım üniversite arkadaşım, kankam bloğunu canlandırmış, çoktandır yazmıyordu, renkli yazılarına devam, özellikle son 2 yazısı okunmaya değer, tavsiye ederim. TIK TIK

2 Ekim 2011 Pazar

DİKİŞ MAKİNASI TAVSİYESİ...

Bir marka üzerinde karar kılmıştık. Eskiyi getir, yeniyi götür kampanyası vardı, yapılan indirimler de komik aslında 50 tl den başlıyor en düşük modelde. Ama netten araştırınca bir sürü kötü eleştiri okuduk. Markayı yazmıyorum, önyargı oluşmasın. Şimdi sizden istediğim dikiş makinası kullananlar, yeni alanlar, ya da almayı isteyip bizim gibi araştıranlar, neler tavsiye edersiniz? Şimdiden teşekkürler...:))

Bu da bizim yadigar, vefalı dikiş makinamız. Bunun dışında bir tane daha var, piko makinası diye geçiyor, ama fazla işimize yaramıyor açıkçası, onu değiştirmek işte maksat, ama bakalım ne olacak son karar..:)))

 Hayırlı pazarlarrrr....:))

26 Eylül 2011 Pazartesi

NAR ÇİÇEĞİ SEVDASI ve CİCİ ETEKLERİMMMMM...(:

Benim bu sıralar takıntılı olduğum renklerden biri efendim, nar çiçeği. Biri hırka, diğeri ayakkabı olarak bu sevdada yerini aldılar. Hırka ve ayakkabıyı aynı mağazadan indirim zamanı almıştım. Hırkayı alınca, ayakkabı reyonundaki aynı renk ayakkabı dikkatimi çekmişti. Gittim, geldim, gittim, geldim. Eh indirime de girince benim nasibimmiş dedim... :))) Eteklerim de okullar açılmadan önce , özellikle bu yeni ciciler için dikildiler... :))

Eteğim 10 cm lik korseden sonra, sıra sıra pilelerden oluşuyor, duruşu falan çok güzel oldu, boyu dizlere kadar, ayakkabı topuklu olunca kısa dursun istemedim, boyu bayağı uzun oldu... :))

Bu da 4 katlı beyaz eteğim, özellikle kumaşı bu tarz olsun istedim, bilmiyorum sizler nasıl buldunuz bakalımmmm????

21 Eylül 2011 Çarşamba

HEDİYELEŞMEK... (:

Geçenlerde takvim yaprağının arkasında bir hadis-i şerif okumuştum. Şöyleydi: ''Hediyeleşiniz ki birbirinize olan muhabbetiniz ziyâdeleşsin''. Çok hoşuma gitti açıkçası. Hediye almayı da, vermeyi de severim. Ama almak daha mı güzel nedir... :)))

İşte bir öğrencimin bana bugün hediye ettiği saatli bilekliğim, hediye ne olursa olsun insanın hoşuna gidiyor. Eh biz bayanlar bu tarz hediyeler alınca bayağı bir mutlu oluyoruz sanırım. Günüme mutluluk kattı bu şirin hediye, sağolsun öğrencim... (:

19 Eylül 2011 Pazartesi

PEELING KREMİMMMMM... :)))

Efendim piyasadaki peeling kremlerine on basar, kesinlikle herkese tavsiye ederim. Önceden yapardım, ama çoktandır ihmal etmiştim. Aşağıda benim kendi ellerimle hazırladığım peeling kremim...:)))) Malum okullar yarın açılıyor, biraz bakım yapayım di mi ama, öğrencilerime hoş görüneyim...:))))

Efendim serde kimyacılık olunca elimiz yatkın, gerçi herkesin kolaylıkla yapabileceği bir krem. Krem diyorum,  çünkü gerçekten benim kullandığım hazır piyasa kreminin yanında 5-10 katı etkili, emin olabilirsiniz.

Şöyle hazırlıyorsunuz efendim; çok ama çok basit. 1 mama kaşığı yoğurt, gördüğünüz kıvamı elde edecek kadar mısır unu ve 1-2 damla limon. Bunu iyice karıştırın. Ayna karşısına geçin ve yüzünüze bol miktarda iyice sürün. Bu şekilde cildinizin hassaslık derecesine göre bekletin. Örneğin yarım saat, ama ben 1 saat bekledim, işlerim vardı, bırakmak istemedim. Bu arada yüzünüz gerilecek, panik olmayın... :)))) Sonra önünüze bir gazete kağıdı alın ve yüzünüzü ovalarak kuruyan karışımı çıkartın. Ama iyice ovun onları çıkartırken, ölü derinin atılması için. Sonra da iyice yüzünüzü yıkayın.

İnanın benim yüzüm her yaptığımda pırıl pırıl olur ve de elim kayar nerdeyse yüzümü yıkarken. Kesinlikle deneyin derimmm..:))

Ben şimdi kaçar, yarın okullar açılıyor, heyecanlıyım, böyle heyecanlanabilmek güzel, mesleğimi çok ama çok seviyorummmmmmmmm....(:


16 Eylül 2011 Cuma

KOCACIK KAPAMASI...

Efendim bizim geleneksel yemeklerimizden, Kocacık Yugoslavya' nın bir köyü. Ben de oraların ismini vereyim dedim kapamamıza ( babamdan gelen yoğun istek üzerine (: )  Bu yemek biraz özel bir yemek, kalabalıklara ve de misafirlere yapılır. Biz de misafirlerimize yaptık... :)

Kapamamızın yapım aşamaları şöyle; İlk önce istediğiniz cinste tavuk parçaları alınır(genelde but ya da kalça olur, biz bu sefer kalça tercih ettik) Tavuklar suyunu çekene kadar kavrulur, sonra su ve ikiye bölünmüş bir soğan ile birlikte pişiriyoruz.Pişince suyunu süzüp bir kenarda bekletiyoruz, soğanlar da atılıyor haliyle...

Öte yandan pirinci pilav gibi kavurup, tavuğun suyu ile suyunu tam çekmeden pişiriyoruz. Sonra pilavımızı bir tepsiye yayıp, tavukları üstüne diziyoruz. Fırına verip, suyunu çekene ve tavuklar kızarana kadar pişiriyoruz Çıkınca üzerine karabiber ve özellikle bol miktarda kuru nane serpiyoruz ve afiyetle yiyoruz...(:

Emeği geçen ablama buradan sevgiler, ellerine sağlık...:))

13 Eylül 2011 Salı

BAHÇE GANİMETLERİ...2

Birkaç zaman önce bu yazımda bahçe ganimetlerinden bahsetmiştim. İşte şimdi de incir mevsimi, yeni yeni olmaya başladılar. Henüz küçükler, ama büyümeye başlarlar birkaç gün içerisinde...



İşte size incirin birkaç faydası;

• Sindirimi kolaylaştıran incirin, bedeni bakterilere karşı koruyan etkileri de vardır.
• İncir içerdiği yüksek orandaki kalsiyum ve fosforla kemik ve dişlerin oluşumu ile sağlıklarını garantiler:incirin içerdiği kalsiyum, diğer besinlerdekine göre daha kolay sindirilir. Süt içemeyen kişilerin incir yemeleri öğütlenir.
• İncir, içerdiği 'benzaldehit' adlı maddeyle kanserli hücrelerin büyümesini önler, kansere karşı etkili olur.
• Kuru incirden hazırlanan infüzyon, özellikle çocuklarda korkusuzca kullanılabilen etkili bir müshildir: Bunun için iki-üç kuru incir doğranır. Üzerine kaynar su dökülerek 10-15 dakika demlendirilip bir infüzyon hazırlanır. Bu infüzyondan günde 2-3 bardak içilir.
• Körpe incir yapraklarının sütü siğile karşı etkilidir: Bu etkiyi sağlamak için körpe incir yaprağından sızan süt siğile sürülür.
• Körpe incir yapraklarının ezilmesiyle hazırlanan yara lapası, çıbanların olgunlaştırılması ve baş verip delinmesinde etkili olur.
• Kurutulmuş incir yapraklarıyla hazırlanan dekoksiyon, hemoroit (basur) ve çıbanlara karşı etkilidir: Körpe incir yaprakları, havadar ve güneş görmeyen bir yerde kurutulur. Bu yapraklar parçalanır. 2-3 tatlı kaşığı kurumuş yaprak bir bardak suda 30 dakika kadar kaynatılır. Böylece hazırlanan dekoksiyonla ıslatılan bez basur memesine sürülür ya da çıbanlara sarılır. Hemoroite karşı bu dekoksiyondan günde 2-3 bardak içilir.

http://www.maxicep.com/saglik-kosesi/incirin-faydalari-saymakla-bitmez-48754.html

5 Eylül 2011 Pazartesi

VEEEEE TATİL BİTERRRRR...

Bir Ramazan biter, bir bayram biter ve bir tatil daha burda biterrrrrr. 15 gün sonra okullar açılıyor ve biz bugün yapılan toplantıyla çalışma hayatımıza başladık. Sınavlar, görevler, okul, idare, öğrenci, öğretmen... artık bol bol zikredeceğimiz kelimeler arkadaşlarımızla... (:

Bayram bitti, inşallah hepimiz için çok güzel geçmiştir. Bu bayram bizim için biraz buruktu. Annemiz olmadan ilk bayramımız, onu ziyaret ettik ve sık sık da ediyoruz inşallah.

Bu bayram tatlıyı ablam yaptı, ben de ona yardım ettim. Tarif annemin tariflerinden, o kadar çok tarif defteri vardı ki annemin, sürekli onları karıştırıyoruz yeni bir şeyler denerken. Hepsi çok düzenli, tatlılar bir yerde, çorbalar bir yerde. Sanki bize onları düzenleyip bırakmış sağolsun, Allah ondan razı olsun, Allahım mekanını cennet eylesin, kabri nurla dolsun inşallah...


Tarife gelince şöyle; 1 yumurta, 1 çay bardağı sıvıyağ, 1 çay bardağı süt, 1 çay bardağı yoğurt, 1 çorba kaşığı sirke, 1/2 paket kabartma tozu, 1 çimdik tuz, aldığı kadar un. Bunlarla kulak memesi yumuşaklığında hamur elde edilir. En az 1 saat bekletilir. 28 bezeye ayrılır ve bir süre daha böyle bekletilir. Daha sonra dörderli gruplar tabak büyüklüğünde açılıp, aralarına nişasta konup 40 cm çapı tepsi için büyültülür. Ceviz atılır ve dörde kesilip aşağıdaki gibi oklavaya sarılıp büzüştürülür ve kesilir.

Kesilen tüm tatlılar tepsiye yerleştirilir ve eritilen 150 gr. tereyağı üzerlerine gezdirilir.

Şerbeti için; 4 su bardağı şeker, 3 su bardağı su kaynatılır, biraz limon damlatılır. Tatlımız sıcak, şerbetimiz ne sıcak ne soğuk iken üzerine yayılır. En az 24 saat geçtikten sonra tatlımız daha güzel oluyor. Misafirlerimizin beğenisini aldı tatlımız bu arada... (:

Bu da bir yürüyüş sırasında çekilen fotolardan biri, ne mi yapıyorlar, akıntıdan gelecek balıkları dört gözle bekliyorlar efendimmm.... (:

28 Ağustos 2011 Pazar

KOL BÖREĞİ, NAM-I DİĞER ÇARŞAF BÖREĞİ... :)

Bizim meşhurrrr böreklerimizden, diğer bir adı Çarşaf Böreği.

 Bu böreği yemeye alışınca, hazır böreklere börek gözüyle bakamıyorsunuz maalesef. Yapımı çok kolay olmasa da, ara sıra sofralarımızı süsler kendileri...:))

İç harç olarak patates, soğan, isteğe bağlı kıyma... Hafifçe ocakta pişiriliyor.

Hamurumuz un,su ve tuzdan oluşuyor.3 eşit parçaya bölünüp, biraz açılıyor ve yağlanıp 10-15 dk bekletiliyor. Bu şekilde bekleyen hamurlar daha güzel açılıyor.

Bu iş için özel beyaz çarşaflarımız var... :)) Bunlar çıkartılıyor ve bekletilen hamurlar, en az iki kişiyle karşılıklı açılıyor. Hamur inceldikçe kopma olasılığı yüksek görüldüğü üzere... :)) Açılan hamur yağlanıyor ve harcımız üstüne yayılıyor. Karşılıklı çarşaflar tutulup, hamur sarılıyor. Bu işlem 3 hamur için de aynı şekilde uygulanıyor ve tepsiye yerleştiriliyor. 

İlk parça bu şekilde, diğerleri de bunun etrafına yerleştiriliyor...

Bu da hepsinin yerleştirilmiş hali, üzeri yağlanıyor pişmeden önce...

İşte bu da nar gibi kızarmış hali, yapması saatleri, yemesi dakikaları alan böreğimizzzzz....

Bu macır böreğini bilenler var mı acaba????

26 Ağustos 2011 Cuma

DUALARDA BULUŞALIM...


Deki; Eğer duanız olmasa Rabbimin katında ne ehemmiyetiniz var."
(Furkan suresi 77.Ayet)

"Rabbimiz buyurdu ki: Bana dua edin size cevap vereyim."
 (Mü'min suresi 60. Ayet)

Bu güzel geceyi en güzel dualarla süslemek niyetiyle, dualarda buluşalım. Hayırlı kandiller...

22 Ağustos 2011 Pazartesi

CİCİ ETEĞİMMMMM... :)

İşteeeee karşınızda en son diktiğim eteğim, aslında yeni bitmedi. Ancak, yeni fırsat oldu sizlerle paylaşmaya. Kumaşı her zamanki gibi bizim semt pazarımızdan. 3 parçası 1 tl idi. Ancak bazı kısımlar lekeliydi. O kısımları eleyerek sonuçta böyle bir etek çıktı ortaya. Çok da güzel oldu bence... :)))

10 cm lik bir korse biçiyoruz bedenimize göre, tabi paylarını vermeyi unutmuyoruz. Bu sefer korse altı büzgülü yapmak istedim, değişiklik olsun diye. Ama giyince bayağı bir kabarık durdu, Allah'tan ütü yardımıma yetişti. Bayağı geniş duruyor fotoda, ama o kadar değil, yani bu kadar geniş biri değilim, aslında onu demek istiyorum.... :)))

Artık bayramlık cicim yaparım kendisini, kombini de paylaşırım sizlerle inşallah... Şimdilik hoşçakalınnnn...:)

20 Ağustos 2011 Cumartesi

1 MİMDİR,2 MİMDİR, 3 MİMDİR.... :)))

Çoktandır mimlenmemiştim, zaten mim olayına da ara verilmişti sanırsam. Aslında mim cevaplamayı hiç sevmiyorum ama yollayan arakadaşları da kırmak istemem açıkçası. Efendim bu sefer ki mim konusu '' EN' LER'' . Bazı kategoriler var, bunlara en uygun blogları seçiyormuşuz, en fazla 3 blog seçme hakkımız var, sadece de bir kategoriye 5 tane yazabilirmişiz. Kural bu. Hemen kategorileri ve seçtiklerimi sizlerle paylaşayım... :)))

Foto ne alaka demeyin, en ilginç yumurta olsun bu da... :)))

En İyi Tasarıma Sahip Blogger :  nevalumut sepeti

En Güncel Blogger : öykü

En Meraklı Blogger : yaşamsal ganimetler

En Çok Gezen Blogger : Funda Ceyhan  , yemyeşildeniz

En Çok Bilgilendiren Blogger : banuca Bir şeyler , zeynep, rana


En Çok Kendini Anlatan Blogger : CYK, çatı katı ilkay

En Çok Eğlendiren Blogger: Balböcükleri, çatı katı ilkay

En Çok Yorum Yapan: Otuzundan sonra, yemyeşildeniz


Bunları seçtikten sonra sanırım bir yere bu linki yollamamız lazım, malum en lerin seçilmesi için, ama henüz emin olamadım, öğrenince yazarım şekerler, şimdilik esen kalın.. :))

18 Ağustos 2011 Perşembe

BAHÇE GANİMETLERİ...

Az da olsa bahçenizden bir şeyler yiyebilmek ve hatta bunları başkalarıyla paylaşmak çok güzel bir duygu. İşte size bahçemizden birkaç ganimet... :)))

Böğürtlen, pazarda kilosu 5 tl' ye satılıyormuş dedi babam. Değer mi, sanırım değer... :)))

Balkondan uzanıp kopartabildiğimiz erikler. Maşallah o kadar bereketliydiler ki, bir sürü insan nasiplendi... :))

Elmalar. Aslında şu anda yenilmeyecek aşamadalar, ama sürekli dökülüyorlar. Rahmetli annem bu halleriyle sirke yapardı, hala yaptığı sirkeler duruyor... :((( 

 Evde sirke yapımı için TIK TIK.

Biz de birkaç gün önce, bu elmalarla katı meyce sıkacağıyla meyve suyu elde ettik, inanın değme meyve sularına taş çıkartıyorlar. Herşeyin doğalı işte...

Evet gelsin sarmalar, işte yine bahçemizden asma yaprakları. Taze asma yaprağı gibisi yok. Sıcak suda haşlanan yapraklar, iç harcımızla sarılır ve afiyetle yenir...:)

Kesinlikle şükredilmesi ve tefekkür edilmesi gereken şu nimetler için Allah'a binlerce şükürler olsun... :)

16 Ağustos 2011 Salı

PANTOLON PAÇASI KISALTMA , MISIR MEVSİMİ ve ACI GERÇEKLER...

Evet yine alakasız birkaç konuyla karşınızdayım efendim, olsun çeşitlilik iyidir... :))) Ama lütfen ve lütfen postun sonunu kesinlikle okuyun. :)

Bugünkü postumuzun ilk konusu, indirimden aldığım pantolonumun paça kısaltması. Şu ürünler indirime girdi mi, nedense boy, paça kısaltma işlemleri ekstraya giriyor. Ben de o kadar indirimden yararlanmışım bari kendim bildiğim kadarıyla kısaltayım diyorum, ehh fena da olmuyor hani.... :))

Bu sefer makina dikişi ile kısaltmadım paçaları. Orijinal hali böyleydi, tabi sanayi işi. :))) Ben de hristo teğel uyguladım, ablam tarif etti sağolsun. :)) Bu arada bu ismi de yeni duydum, çaktırmayın.. :))

Bu da hristo teğelimin yakın çekimi, elimden geldiği kadarıyla... :))) Pantolonum klasik olunca, ben de orijinale sadık kalayım istedim, makina dikişi istemedim.  :)

Evetttt, gelelim postumuzun ikinci konusuna, mısır zamanı geldi. Eğer mısırı seviyorsak, bol bulabildiğimiz bu mevsimde bol bol tüketmek gerekiyor sanırım... :)) Çünkü faydaları saymakla bitmiyor. Vücuda ve zihne enerji verip, yorgunluğu giderdiği benim bildiğim faydalarından.. :)

Geçen Sağlıklı Yaşam üzerine bir program vardı radyoda, orada monosodyum glutamat maddesinden bahsedildi. Kimya kökenli biri olduğum için direk dikkatimi çekti tabi ki. İlk önce bu maddeyi bir tanımlayalım.

 Monosodyum glutamat başta çeşitli konserveler, cipsler, hazır çorbalar, bulyonlar, salamlar - sucuklar vs. olmak üzere, birçok hazır besinde karşımıza çıkan katkı maddesi. Kullanım amacı lezzet vermekten ziyade var olan lezzeti (mesela çilek ya da et tadı) ön plana çıkartmak, belirginleştirmek...


Ama şöyle bir acı gerçek var ki, bu madde zararlı. Ben burada uzun uzun yazmıyorum, ama netten bir girip bakın, okuduklarınız karşısında inanın şok olacaksanız. Çoğu şeyin biraz zahmetli de olsa doğalı var, belki çocuklarımıza marketten cips almak, bu mısırı pişirmekten daha kolay ama, inanın ikisinin farkı kıyas edilemez.

Son olarak şunu belirteyim; radyodaki şu söze bir an kilitlendim, cipslerin üzerinde de sigaralar gibi '' ölümcül'' yazılmalıdır....

12 Ağustos 2011 Cuma

YALANCI PROFİTEROL VE OTO PASPASI....:)))

Başlık ne alaka diyebilirsiniz. Biri bugün yaptığım etimekli tatlı, diğeri de BİM'den arabam için aldığım paspaslar...:)))

Efendim tarif internetten, sütlü tatlı tarifi bakarken rastlamış, sık kullanılanlara eklemiştim.Ama ben tarifi biraz değiştirdim, biz çok şeker kullanmıyoruz, şekeri azalttım. Çikolata sosunu da kendim yaptım. Tarif,  Tarif Diyarı'na ait. Orijinal tarif için TIK TIK.

Not: Bu arada yalancı profiterolü ilk babam denedi ve şöyle dedi: '' Bu sizin yaptığınız bi tatlı var ya, ona benziyor''. ( profiterolü kastediyor (: , arada yaparız da.:)) ) Demek ki neymiş, yalancı profiterol, orijinal profiterolü aratmıyormuş. :)))


Evet bunlar da arabama aldığım paspaslar. Sizi bilmem ama ben Bim' i çok severim. Her cuma günü aktüel ürünler satışa sunuluyor. Genelde fiyatları da uygun. Saç kurutma makinasından, fotoğraf makinasına kadar bir sürü şey aldım diyebilirim BİM' den. :)))) İşte bunlar da son aldıklarım. :)))  2 ön, 2 arka olmak üzere 4 adet paspas. Fiyatı da 9.90 tl. Açıkçası araba paspası fiyatlarını bilmiyorum, ama eminim uygundur deyip aldım valla. :)))
Nitekim netten şöyle bir fiyatlara baktım, gerçekten de uygun her zamanki gibi...:))))

Her hafta BİM'de aktüel ürünler nelermiş bakmak isterseniz buraya TIK TIK efendim... :)))

Haftasonu geldi, hepinize güzel bir hafta sonu diliyorummmmmm... :))

10 Ağustos 2011 Çarşamba

RAMAZAN HALKASI...

Bilmiyorum sizin oralarda var mı ama, bizim burada Ramazan ayında fırınlarda halka çıkar. Çok da severim ben halkayı, muhakkak Ramazan ayında bir kere yapılır bizim evde.

Normalde halkanın daha incesi makbuldür, ama bizim fırın biraz abartmış, dolgulu halka... :)))

Halkalar 6-7 cm uzunluğunda kesilir ve suyla ıslatılır, içleri kesilir ve ekşimik-maydanoz karışımı içlerine yerleştirilir.

Daha sonra halkalar yumurtalı sütlü karışıma batırılarak kızartılır. Bazıları sadece yumurtaya batırıyor, aslında o daha lezzetli oluyor, ama daha ağır maalesef...

İftara az bir zaman kaldı, haydi hazırlık için mutfağa... :)))

9 Ağustos 2011 Salı

DO YOU KNOW THİS WOMAN????

Neden İngilizce başlık attım, bilmiyorum içimden geldi. :))


Neyse konumuz bu değil efendim. Konumuz Dr.Aidin Salih. Dün akşam sahurda TV kanallarını karıştırken bir konferans veriyordu. Kendisinin konferansına adeta kilitlendik. Sade Hayat Derneği diye bir dernek tarafından verilen bir konferanstı bu. Duyduklarım karşısında adeta şoke oldum diyebilirim. Kendisi Özbekistanlı bir biyolog ve haliyle tıbbi konularda çok bilgili. Sade va sağlıklı bir yaşam için kendisi bir sürü araştırmalar yapmış. Anlatıklarını dinleyince halimiz harap deyiveriyor insan. Çünkü özellikle çoğumuzun rahat ve zevkimizi düşünerek kullandığımız şeyler resmen sağlığımızı ve geleceğimizi tehdit ediyor. Özellikle deterjanlar ve parfümler resmen tehlike saçıyorlar.

Hele titanyum oksitten bir bahsettiler ki, inanın nasıl yaşıyoruz dedim ben kendi kendime. Dişmacunlarında, sakızlarda bulunan bu madde beyin için acaip zararlıymış. Neredeyse insanın başkaları tarafından yönetilmesine davetiye çıkartıyormuş. Çocuklar için büyük tehlike, düşünsenize çok çabuk bağımlı olabiliyorlar bir sürü tehlike şeye karşı. Şimdi netten biraz bakındım, gerçekten çok ilginç detaylar var bilinmedik. Yanlış beslenme ile hastalıkların tetiklendiği ve doğru beslenme ile bunların önüne geçilebileceği özetle söyleyebileceğim. Ben okumaya devam ediyorum, belki bilenleriniz vardır, yoksa da sizi haberdar etmek istedim.

Bu arada size birkaç adres vereyim merak edenler olursa;

Sade Hayat Derneği' nin sitesi ;    http://www.sadehayat.org/

Konferanslarından bazı notlar için;

Canlı dinlemek isterseniz;


6 Ağustos 2011 Cumartesi

MAHLEPLİ TUZLU KURABİYELER....

İftar vaktine bir saatten fazla bir vakit kalmışken, az önce yaptığım tuzlu kurabiyeleri de sizlerle paylaşayım. Arada atıştırmaklık yaparız biz böyle, eee Ramazan ayında da sahurda atıştırırız artık. :))

Malzemelerimiz işte bu kadar, sadece yoğurdumuzu çekememişiz yan taraftan. :))))

Yapılışına gelince; ilk önce 3 bardak unumuz elenir, ortası açılır ve içine 1 yumurta kırılır. Sonra 2 kaşık yumuşak tereyağı, 2 kaşık yoğurt, 2 kaşık yoğurt suyu, 1 çay bardağı sıvıyağ, 1 kaşık şeker, 1 tatlı kaşığı tuz, 1 tatlı kaşığı mahlep ve 1 paket kabartma tozu katılarak hamurumuz kulak memesi yumuşaklığında yoğrulur ve 15-20 dk. bekletilir. Sonra ceviz büyüklüğünde parçalar kopartılıp kurabiyelerimize istenilen şekil verilir. Sonra yumurta beyazına batırılır, ardından susam ya da çörek otuna bulanarak yağlı tepsiye dizilir ve kızgın fırında pişirilir.

Kurabiyelerimizin fırına girmeden önceki halleri...

İşte nar gibi pişmiş kurabiyelerimiz. İçindeki mahlep kurabiyelerimize ayrı bir tat veriyor. Ayrıca hazır alınanlara göre çok daha sağlıklı ve ekonomik, tavsiye olunur... :)))

3 Ağustos 2011 Çarşamba

HAYATA DAİR İÇ BURKAN DETAYLAR...

Afrika' ya ilaç göndermeye karar vermiştik; fakat hepsinin üzerinde tok karnına yazıyordu...


NOT: Söze bir paylaşım sitesinde rastlamıştım bir kaç ay evvel. Sanırım blogda paylaşmanın tam zamanı. 

 Fotoğraf ise 1994'de Sudan'daki kıtlık sırasında çekilmiş ve fotoğrafçı Kevin Carter'a bir ödül bile kazandırmış. Çocuk emekleyerek 1 km. ötedeki Birleşmiş Milletler yemek kampına gitmeye çalışıyor. Arkasındaki akbaba çocuğun ölmesini bekliyor. Fotoğrafı çeken Kevin Carter, fotoğrafı çeker çekmez oradan ayrılmış ve kimse çocuğa ne olduğunu bilmiyor. Fotoğrafçı Kevin Carter 3 ay sonra depresyona girmiş ve intihar etmiş.

1 Ağustos 2011 Pazartesi

BİTEN ETEĞİM VE BAŞLAYAN RAMAZAN-I ŞERİF...

Bir alttaki postta başladığımı söylediğim eteğim nihayet bitti. Ama inanın hiçbir eteğim bu kadar ters gitmemişti. Basit bir etek işte ama inanın bir sürü aksilik yaşadım. Nazar mı değdi nedir. :)))

İşte eteğimin yapım aşamalarından bir foto. Klasik bir kat etek. Bu sefer 4 katlı yaptım, istediğiniz ölçülerde kesip siz de yapabilirsiniz.

            İşte bu da kombinim, üstüne içindeki renklerden bir badi ve yine severek aldığım ve kullandığım kolyem... :))

Bu arada bugün itibarıyla Ramazan ayı başlamış bulunuyor. Mübarek Ramazan ayının tüm inanan insanlar ve ülkemiz için hayırlar getirmesini diliyorum, hepinize hayırlı Ramazanlar... :)))

İsteğe bağlı edit: Bazı arkadaşlar eteğin ölçülerini istemişler. Ölçüler şöyle arkadaşlar;

1. Kat:  eni: 100 cm     boyu: 19 cm    
 (Yalnız her ölçü için dikiş payları vermeyi unutmuyoruz, bunlar paysız ölçüler)
                                                           
2. Kat: eni: 135 cm      boyu: 18 cm

3.Kat: eni: 180 cm       boyu: 24 cm

4. Kat: eni: 240 cm      boyu: 24 cm

Yukarıda da dediğim gibi bunlar paysız ölçüler. Her kat için paylı parçalar kesiyoruz. Örneğin ilk kat eni 100 cm, yanlardan 1 ya da 1,5 cm pay versek kumaşımızı 102 ya da 103 cm den kesmemiz lazım. Boyu da aynı şekilde 19 cm, bu katta bele lastik takıldığı için 6-7 cm fazla kesiyorum. Yani 26 cm falan kestim. Diğer katlarda boyları 3 cm fazla kesmemiz yeterli.

Ben 36-38 beden giyen biriyim. Siz bedeninize göre enleri azaltıp, artırabilirsiniz. İnşallah ayrıntılı anlatabilmişimdir. Sevgiler tekrar. :))