Bol fotolu ve bol mamalı bir post ile karşınızdayım. Tatilimizden bazı detayları paylaşmaya devam... :)
Biliyorsunuz Balıkesir taraflarına gitmiştik bu yaz. Üniversiteden arkadaşım Edremitli, buluşmuş Cunda Adasına gitmiştik beraberce. Birgün de Edremit'e gittik, evlerini ziyaret ettik... :)
Arkadaşımın evinde dikkatimizi çeken yastık. Betüşümün dedesi Kore gazisiymiş ve bu yastıklar da Japonya'dan . 4-5 tane getirmiş hatıra niyetine. Pirinç tarlasında çalışan 2 Japon ve onlar için kutsal olan Fuji Dağı. Bu kalan son yastık ve arkadaşımın annesi bu yastığa gözü gibi bakıyormuş... :)
Arkadaşım bizi Edremit çarşısında dolaştırdı. Sıra sıra zeytin ve her türlü ürün satan dükkanlar vardı. Zeytin memleketine gidip de, zeytin ve zeytinyağı almamak olmazdı... :)
Aynı dükkanda şu görmüş olduğunuz mantılara rastladık, gözüme çok hoş gözüktüler. Sanırım kızartmışlar, bildiğimiz klasik mantılardan farklı. Bu şekilde de yenilebiliyor, görevli kız hafif ılık suyla ıslatmamızı söyledi, biz öyle yaptık ama çok hoşumuza gitmedi, acaba bilen var mı nasıl pişirildiğini... :)))
Yolculuk boyunca karadut yazısını görmediğimiz alan yoktu sanırsam, dönüşte biz de konsantre olanından aldık, orda da suyunu içtik, tek kelimeyle harikaydı soğuk soğuk... :)
Yol boyunca rastladığımız köylü pazarları, yok yok... :) Her şey bol, her şey taze. Zeytin, zeytinyağı, erişteler, taze meyveler, taze badem ki gerçekten taptazeydi. Her şey harikaydı... :)
Yol boyunca minik yeğenimin hayranlıkla baktığı rüzgar gülleri... :) Dönüşte o kadar rüzgar vardı ki, araba sürerken bile anlaşılıyordu rüzgarın şiddeti. Bu rüzgar güllerinin bölge için isabet olduğunu düşündük doğal olarak... :)
Dönüşte Bursa'ya uğradık. Bursa'da ne yenir, İskender, peki ne alınır Kestane şekerii, nerden alınır Kafkas'tan tabiki deeee... Vakti zamanında bu lezzeti benimle tanıştıran Bursalı arkadaşıma da burdan selamlar... :))
Şimdilik bu kadar şekerler, hepinize güzel bir hafta diliyorum... :)