22 Nisan 2011 Cuma

MAYALI ISPANAK BÖREĞİ...

En sevdiğim yemek türü, hamur işleri. Neyse ki bu kiloma yansımıyor çok fazla. İşte size el açması mayalı bir börek. İlk önce 1 yemek kaşığı kuru mayamız bir miktar sıcak su ve bir tatlı kaşığı şeker katılarak sıcak bir yerde mayalanmaya bırakılır.

Sonra 1 su bardağı süt, 4 neskafe bardağı un, maya, aldığı kadar su ve tuzla bir hamur elde edilir. Yarım saat kapalı bir şekilde bekletilir. Sonra hamurumuz 13 bezeye bölünür. Bezeler tepsiden az büyük açılarak tepsiye yerleştirilir. En alt kata 5 beze açılır, her kat sıvıyağla yağlanır. Diğer katlar 4'er olarak açılır. 2 kata ıspanak yerleştirilir.


Ispanakların üstüne tercihe göre ekşimik ya da lor peyniri de kullanabilirsiniz.



En son böreğimiz kesilerek yağlanır ve fırına verilir.


    Nar gibi kızarana dek fırında pişiriyoruz, yapanlara kolay gelsin, yiyenlere de afiyet olsunnnn... :)))

21 Nisan 2011 Perşembe

MİMLENİNCE...

Sevgili Mutfağımdaki Yalnızlık beni mimlemiş. Mim'in konusu şöyle;

Şu an kendi ruh halinizi; bir ezginin melodisiyle, bir şiirin satırlarıyla, bir veciz sözle ya da bir resimle aktarınız. Seçim sizin, hangisini istiyorsanız...
 
Ben bu sıralarda şiirlere takmış durumdayım. Knedi ruh halimi az da olsa yansıtan 2 videoyu paylaşmak istiyorum.
 


İlk şiir İbrahim Sadri' den '' Özledim'' . Annemden sonra özlem ifade eden şeyler hep bana onu anımsatıyor, hiç aklımdan çıkmadı ki zaten....



 
İkincisi de Yavuz Bülent Bakiler'den ''Şaşırdım''. Biraz karışık bir ruh haline hitap ediyor sankimmm. :))


Şimdilik bu kadar, ben kimseyi mimlemiyorum :)) Herkese iyi günler diliyorummmm.

19 Nisan 2011 Salı

MİNİK DİŞ FIRÇASI...

İşte size minik yeğenimin minik diş fırçası, soldaki. Daha 1 yaşında, ama kendisine alınan diş fırçasını ağzına götürüp dişlerini fırçalıyor daha şimdiden... :)))

15 Nisan 2011 Cuma

ISIRGAN PİDESİ...

Bilmiyorum hiç denediniz mi? Belki bu tarif bir başlangıç olur sizin için. Bildiğiniz üzere ısırgan çok faydalı bir ot. Önceden babam ısırganı gidip belli yerlerden toplardı, ısırgan zamanı derlerdi hatta, hobi gibi bir şeydi sanırım ısırgan toplamak, ama şimdilerde çok fazla bulunamıyor maalesef. Elimizdeki ısırganlar pazardan alınanlar...


Pidemizin iç malzemesi çoğunluğu ısırgan olmak üzere, bir de azıcık ıspanaktan oluşuyor. Soğan kavruluyor, sonra yeşillikler atılıyor, baharatlar da eklenip iç malzememiz hazırlanıyor. Hamuru ise tepsinizin büyüklüğüne göre un, tuz ve sudan oluşuyor.

Bu pidenin özelliği, iç harcına sirke dökülerek yenmesi, sirke ve ısırgan yakışıyor.

Ayrıca yoğurtla da servis yapabilirsiniz.

Kabaklı ve sütlü macır böreği için   TIK TIK

Soğan Pidesi için TIK TIK

Herkese mutlu bir haftasonu diliyorummmmm... :)))


11 Nisan 2011 Pazartesi

BAYILDIMMMMMM...

Bir paylaşım sitesinde görüp okuduğum ve bayıldığım bir yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. Süper bir yazı, yazanın kalemine sağlık...


KADIN VE ERKEK


Kelimeleri yitirmeseydik anlardık belki, evlenecek erkeğe eskilerin neden ”koca” dediklerini. Çünkü “koca” bilge demektir, yüce demektir. Koca demek, dağ demektir. Ve ne kadar yüce olursa olsun, üstünde kar olmayan dağ eksiktir.

Dağların yücesine kar yağar diye kadına da “kocanın karı” demişler. Bakma şimdi evlenenlerin “karı-koca” ilan edildiğine. “Koca ve onun karı” olmalıdır aslında. Yani yüce bir dağ olmalı adam. Kar gibi pak ve masum olmalı kadın. Örtmeli ve bir ömür, süsü olmalı dağın. Çünkü üşür tepesinde kar olmayan dağ, ne kadar yüce olursa olsun, yarım görünür…

Eşim olma, karım ol!
Bana benzemeye çalışma sakın.
Bana benden lazım değil bir tane daha.
Ama unutma ki sensiz yarımım.
Her zaman söylemem, ama sen anla.
Eşim olma, karım ol!
Beni tamamla…


10 Nisan 2011 Pazar

BLOG REKLAMI... :)))

İşte size yeni bir blog tavsiyesi, eminim zevkle takip edeceksiniz. Sahibesi benim üniversiteden sınıf arkadaşım.Üniversite bitti, ama biz çok şükür kopmadık asla.Okurken kesinlikle keyif alacaksınız.
Bir tıklamanız yeterli...

       http://metamorfoz-metamorfoz.blogspot.com/


Fotoyu kendisi çekmişti, İstanbul turlarımızdan bir hatıra...

Seni çok seviyorum canım arkadaşım, iyi ki varsın. Artık yüzyüze ve telefon görüşmelerimiz, bloglar arası muhabbetle de devam edecek. Güzel paylaşımlarda buluşalım inşallah... :)))


8 Nisan 2011 Cuma

YEŞİL MERCİMEKLİ BÖREK

İşte size ilk defa denediğimiz bir börek tarifi, kesinlikle harika oldu, denemenizi tavsiye ederim.


Efendim tarifi şu şekilde, ilgilenenlere gelsin;

1 bardak yeşil mercimek akşamtan ıslanır. Sabahleyin suyu atılır, yeni bir suyla yumuşayana kadar haşlanır. Diğer yanda 1 orta boy soğan yağda kavrulur. İçine yumuşayan yeşil mercimek eklenir, biraz karıştırılır. Bir adet rendelenmiş patates içine eklenir, bir tutam maydanoz, pulbiber, karabiber ve tuzu gözkararı eklenerek  karışım hazır hale getirilir.

Diğer yanda 1 bardak yoğurt, yarım bardak sıvıyağ, 1 yumurta karıştırılır ve sos hazırlanır. 5 yufka alınır. Açılan her yufkanın yarısına sos sürülür, sonra yarıya kapatılır, yine sos sürülür. Bu şekilde yufka 4 eşit parçaya bölünür. İç malzemeden konularak börekler hazırlanır. Bütün yufkalar bitince kalan sos böreklerin üstüne sürülür ve fırına verilir. Üstü nar gibi kızarana kadar pişirilir.



Herkese mutlu bir haftasonu diliyorummmm...:)




4 Nisan 2011 Pazartesi

UYUYOR MUYUM NE... :)))

Bloglar açılmış haberim yok, uyuyor muyum ne? :))))


Neyse kavuştuk sonunda, herkese selamlar, özlemişim buraları. Güzel paylaşımlarda buluşmak üzere inşallah.... :)))

28 Şubat 2011 Pazartesi

PEKİ YA SİZ?

Abidin Dino;  Nazım Hikmet'in "Bana mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin ?" sorusuna karşın bu resmi yapmış diye bilinir.


Aşağıdaki yazıya da bir paylaşım sitesinde rastladım, çok beğendim. Paylaşmak istedim. :)

Evini bir parti sonrası temizlemek için saatlerce uğraşıyorsan, Bir çok arkadaşın var demektir.

Faturalarını ödeyebiliyorsan, Bir işin var demektir.

Pantolonun biraz sıkıyorsa, Aç kalmıyorsun demektir.

Gölgen seni izliyorsa, Güneş ışığını görüyorsun demektir.

Otobüsten indiğin yerden işyerine yolu uzun buluyorsan, Yürüyebiliyorsun demektir.

Yanındaki adamin sesinden rahatsız oluyorsan, Duyuyorsun demektir.

Camları silmen, çatıyı onarman gerekiyorsa, bir evde yaşıyorsun demektir.

Doğalgaz faturan yüklü geliyorsa, Isınıyorsun demektir.

Yığınla yıkanacak ve ütülenecek çamaşırların varsa, Yığınla giyeceğin var demektir.

Çalar saatin sabahın köründe çalıyorsa, Yaşıyorsun demektir.

Akşamları kendini yorgun hissediyor ve bacakların ağrıyorsa, O gün üretici olmuşsun demektir.

VE TÜM BUNLARIN FARKINA VARABİLİYORSAN MUTLUSUN DEMEKTİR..!

MUTLULUK.. Sorunsuz bir yaşam değil, sorunlarla başa çıkabilme yeteneği demektir...


25 Şubat 2011 Cuma

SÜSLERİMMM VE ÖDÜLÜMMM...

   Evet sizinle paylaşmak istediğim sevimli süslerim, ne olabileceğini az çok tahmin etmişsinizdir belki.... :)))

Kendileri Zihinsel Engelliler Okuluna katkı amacıyla yapılmışlar, biz de okulumuzdaki arkadaşlar olarak hiç tereddüt etmeden bu yardıma katıldık.


Bunlar buzdolabı süsleri, ama kitap ayracı olarak da kullanılabilir. Çok muntazam yapılmışlar. Ben önce keçe diye düşündüm malzemeyi ama değil, başka bir şey, ama ben bilmiyorummmm. :)))


Bu arada anneanneninemekleri bloğunun sahibesi beni bu ödüle layık görmüş, çok teşekkür ediyorum kendisine. :)

Herkese güzel bir haftasonu diliyorum, sevgiler. :)