yemek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yemek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Aralık 2011 Cumartesi

YOĞURTLU KÖFTE...

Aslında tarifi uzun uzun yazmaya niyetim yoktu ama, tarifi nerden aldığımı bulamayınca yazmak şart oldu. İlk defa bu Ramazan' da bir blogda görüp denediğimiz ve bayıldığımız bir tarif bu, kesinlikle denenmeli. Ama bloğu tüm aramalarıma rağmen bulamıyorum, üzgünüm link vermek isterdim...


İlk önce köftemiz hazırlanır.3 kişi için hazırlanmış bir köfte. 300 gr köfte, 1 yumurta, 1 soğan, 3 diş sarımsak,
1 çay bardağı galeta unu, 1 çay kaşığı karabiber, 1 çay kaşığı kekik, 1/2 çay kaşığı kimyon, 1 tatlı kaşığı tuz,
1 tutam maydanoz karıştırılır, parmak şeklinde köfteler hazırlanır ve kızartılır. Ama köfteler kısık ateşte yavaş yavaş pişirilmeli, kural bu... :)

Diğer yandan yoğurt çırpılarak sulandırılır, içine sarımsak ve tuz eklenir. Ekmek ya da pide küp küp doğranır, ya tavada ya da fırında kızartılır.

Orijinal tarifte domates, salça, tereyağ ve sıvıyağdan oluşan bir sos hazırlanıyordu. Ama biz bu sefer domates olmadığı için, tereyağ kızdırıp kırmızı biberli bir sos yaptık basit bir şekilde.

Servis yaparken önce kızarmış ekmekler, yoğurt, tereyağ sosu ve köfteler sırayla tabağımıza konuluyor. Çok lezzetli bir yemek, şiddetle tavsiye edilir.

Herkese mutlu Pazarlar olsun inşallah...

8 Aralık 2011 Perşembe

PIRASALI MAYALI BÖREK...

Ablamın ben okuldayken yaptığı pırasalı börek, geldiğimde fırından yeni çıkmıştı, ben de hemen fotoğrafladım, tarifini de hemen paylaşıyorum... :)

1 çorba dolusu kuru maya, bir bardak ılık suda, bir tatlı kaşığı şekerle mayalanmaya bırakılır. Maya kabarınca, 3 neskafe bardağı unun ortasına atılıyor. 1 tatlı kaşığı tuz, bir yumurta akı(sarısı üzerine), 5 çorba kaşığı sulu yoğurt, 5 çorba kaşığı sıvı yağ ve yeteri kadar ılık su ile bir hamur tutulur. 2 misli kabarana kadar beklenir.

Diğer yandan yarım kilo pırasa küçük küçük doğranır, sıvıyağla kavrulur, yumuşayınca 1 çorba kaşığı salça atılır. Karabiber, tuz, pulbiber eklenip soğumaya bırakılır.

Bu arada kabaran hamur 3 parçaya bölünür. Dikdörtgen şeklinde açılır. Uzunlamasına 2/3' sine iç harç konulur ve şekildeki gibi kapanır. Kalan yumurta sarısı, biraz yağ ile birlikte pidemizin üstüne sürülür. Susam ve çörek otu da serpilip fırına verilir. Sıcak sıcak ayranla yenmesi tercih edilir.

23 Kasım 2011 Çarşamba

YENİ CİCİ, YENİ TATLI... :))

Sizleri yeni denediğim bir tatlı ve bugün pazardan aldığım yeni ceketimle başbaşa bırakıyorum....:))


 Efendim önceden fotoğraflamayı unutunca böyle bir görüntü karşınızda, olsun hem iç görüntüyü görmüş olursunuz. Pastayı ne ile yaptığıma gelince, görenler kabak diyor, havuç diyor, portakal diyor... :)) Ama havuç diyenler kazanıyor... :)) 1 kilo havuç kaynatılıp püre yapılıyor, nişasta, vanilya, limon suyu, limon kabuğu rendesi ile buluşup muhallebi yapılıyor ve kedi dili bisküvileri ile buluşuyor. Tarifi bir sitede görmüştüm. Yaza daha çok gider sanki, böyle ferah ferah bir tatlı oldu. Daha ayrıntılı tarif için TIK TIK.

Evet bu da bugünkü pazarda payıma düşen ceketim, markası kesilmiş. Bizim burada pazara bazen markalı ürünler geliyor, sanırım marka pazara düştü imajı olmasın diye kesiyorlar markalarını, çünkü hayatta bu fiyata indirimli bile alamazsınız. Fiyatı 18 tl... Biraz indirim yaptırdım, olsun o kadar... :))) Rengi çok belli olmamış ama, böyle pudra rengi ya da lila arası bir şey...

Güzel paylaşımlarda buluşmak dileğiyle, şimdilik hoşçakalın... :))

6 Kasım 2011 Pazar

HAYIRLI BAYRAMLAR... :)

Evett tatlılar yapıldı, bayramlıklar alındı, evler temizlendi, eller öpüldü ve öptürüldü ve bir bayram daha geldi. :))

Yapım aşamalarının % 90' ı ablama, % 10 ' u bana ait olan bayram tatlımız. % 100 u bana ait olursa eğer ben artık büyümüş olacağım... :))

Tarife gelince şöyle; 1 yumurta, 1 çay bardağı sıvıyağ, 1 çay bardağı süt, 1 çay bardağı yoğurt, 1 çorba kaşığı sirke, 1/2 paket kabartma tozu, 1 çimdik tuz, aldığı kadar un. Bunlarla kulak memesi yumuşaklığında hamur elde edilir. En az 1 saat bekletilir. 11 bezeye ayrılır ve bir süre daha böyle bekletilir. Bu bezeler nişasta yardımıyla teker teker açılır. Daha sonra açılan hamura ceviz dökülür, oklavaya sarılıp büzüştürülür ve istediğiniz ölçülerde kesilir.
Kesilen tüm tatlılar tepsiye yerleştirilir ve eritilen 150 gr. tereyağı üzerlerine gezdirilir.

 
Şerbeti için; 4 su bardağı şeker, 3 su bardağı su kaynatılır, biraz limon damlatılır. Tatlımız sıcak, şerbetimiz ne sıcak ne soğuk iken üzerine yayılır. En az 24 saat geçtikten sonra tatlımız daha güzel oluyor.

Hayır kapılarının sonuna kadar açık, kaza ve belaların bertaraf olduğu Kurban Bayramının, yaşadığınız tüm sorunları alıp götürmesi dileğiyle. Hayırlı bayramlar...



2 Kasım 2011 Çarşamba

TRABZON HURMASI...:)

İlk olarak üniversitede yurtta kalırken yediğimi hatırlıyorum Trabzon hurmasını. Ondan önce ne yemiş, ne de görmüştüm açıkçası. Bir arkadaş alıp getirmişti ve ben domates sanmıştım. :)) Sonra zamanla öğrendik, hatta şu anda bahçemizde var. Tadı da çok güzel , tevekkül etmek için binlerce nimet var etrafımızda... :)

Çok faydalı olduğunu duymuştum. İşte sizinle paylaşmak istediğim faydaları..

A vitamini ve karbonhidratlarca çok zengindir. Kalp-damar sistemi hastalıklarının tedavisinde şifalıdır. Bağışıklık sistemini kuvvetlendirmekte, sindirim sistemi hastalıklarına iyi gelmektedir. Aynı zamanda, günümüzde yaygın olarak görülen kanser hastalıklarından korunmada önemli bir yer tutmaktadır. Genel olarak Trabzon hurması zayıflığın giderilmesine, kansızlığa, vitamin eksikliğine, mide-bağırsak hastalıklarına iyi gelmektedir. Bu meyve yenmeye devam edilirse ishali kesmekte, iştahı açmakta, mideyi kuvvetlendirmekte, safranın hararetini gidermekte, mide gastritini önlemekte, bağırsak iltihabını iyileştirmektedir. Trabzon hurmasının yaprakları kaynatılıp sık sık saçlar yıkanırsa saçlara iyi gelir ve sık sık yüzler yıkanırsa cildi güzelleştirmektedir. Yaprakları ise kaynatılarak elde edilecek su temizlik işlerinde kullanılırsa, deterjan gibi temiz yüzeyler ve eşyalar elde edilmektedir” diye konuştu.

Trabzon Hurması aslında daha çok, Kocayemiş, Kara hurma .cennet hurması ,adlarıyla bilinir. Bol miktarda, Protein, karbonhidratlar, selüloz, fosfor, kalsiyum, demir, sodyum, tanen, potasyum, mağnezyum, A, B1, B2, B3, C vitaminleri.

*Peklik (kabızlık) giderici ve besleyici özelliklere sahiptir.
*İshal, iştahsızlık, gastrit, bağırsak iltihaplarının tedavisinde kullanılabilir.
* Kolesterolü ve yüksek tansiyonu düşürmeye yardımcı olur.



30 Ekim 2011 Pazar

GEZMECE TOZMACA ve BİR ADET OKTAY USTA YEMEK KİTABI...:)

Sanırım ilk defa bir ikram sofrası yayınlıyorum. Okuldaki öğretmen arkadaşlarla ayda bir günümüz var. Bu haftasonu da 2. günümüzü gerçekleştirdik. Bu seferki günümüz bir bekar evinde olmasına rağmen, arkadaşımız bize birbirinden güzel ikramlar hazırlamış, ev arkadaşı da ona yardımlarıyla katkıda bulunmuş. Ellerine sağlık her ikisinin de...:))

Bu arada arkadaşımızın tariflerinin bir kısmı Oktay Usta yemek kitabından. İkramlıklar şu şekilde;

2 adet sodalı börek. Biri mantarlı, diğeri de kabaklı-peynirli. Tadlarını soracak olursanız inanılmaz güzel ve yumuşacık. Sodalı ve yumurtalı sos hazırlanıyor ve bu kullanılıyor. Hazırlanan börekler bir gece önceden dolapta bekletilip, ertesi gün pişiriliyor. Kesinlikle denenmesi şart... :))))
 Mercimek köftesi. Arkadaşım tarifi yine kitaptan almış. Ben normalde mercimek köftesi çok sevmem, ama buna bayıldım. Çok lezzetli olmuştu.
Bir diğer salata kuskus salatası. İçine garnitür, mısır, tavuk, közlenmiş kırmızı biber kullanılmış. Sonra yoğurtla ve mayonezle bütünleşen harika bir salata. Salata tariflerinize ekleyebilirsiniz. 
Gelelim tatlılara... Biri etimek tatlısı. Karamelize edilmiş şekerle etimek ıslatılıyor ve üstüne de puding, krem şanti. Tadı çok hafif ve lezzetli bir tatlı olmuştu.
Diğer tatlımız yine kitaptan seçilen bir tatlı. Elmalı toplar. Elmalar rendelenir, içine bebe büskivüsi, ceviz içi, limon kabuğu rendesi atılıp yuvarlak toplar elde ediliyor. Üstüne de çikolata sosu dökülüyor. Bu da denenecekler listesinde yerini aldı bile... :))


Bu arada saatler bir saat geri alındı. Yeni saate alışmak biraz zaman alır. :) Herkese güzel ve huzurlu bir hafta diliyorummmm, sevgiler. :)

27 Ekim 2011 Perşembe

HAYAT DEVAM EDİYOR...

Bir haftadır Türkiye gündemi bizleri derinden üzen olaylarla meşgul. Bu sebepledir ki, elim bir türlü yeni post hazırlamaya varmadı. Ama hayat devam ediyor işte, ateş düştüğü yeri yakıyor. Bize düşen ise olanlardan dersler çıkarmak ve bolca dua etmek. Sanırım ülkemiz ve milletimiz olarak buna şu sıralar çok ihtiyacımız var....

Bu postumda sizlerle nette görüp yapmak istediğim ve nihayet geçen Pazar deneme fırsatı bulduğum hazır yufka mantısından bahsetmek istiyorum. Sonuç gerçekten harika, biz beğendik. Tarif , tarif defterimde yerini aldı bile...

Ben kendi yaptığım malzemelerle anlatayım. İlk önce 200-250 gr kıyma, 1 soğan, tuz, karabiber ve yağ ile iç harç hazırlıyoruz. Aslında tariflerde çiğ de kullanılabilir diyor, ama ben tavada biraz malzemeleri pişirdim.

Ben 3 adet yufka kullandım. İlk önce yufkaları ortadan ikiye bölüyoruz, yağlayıp uç kısmına iç harç koyup sarıyoruz ve 2 cm olarak kesiyoruz. Tepsiye tekkk tekkkk diziyoruz ve üstünü tekrar yağlıyoruz.


Sonra mantılarımızı fırında üstleri iyice kızarana dek pişiriyoruz.

Bir yanda 750 ml su+bulyon tablet ile et suyu hazırlıyoruz. Eğer imkan varsa orijinal et su da hazırlayabilirsiniz. Bu et suyumuz sıcakken, nar gibi kızaran mantılarımızın üstüne suyu döküp, fırında bir 5-6 dk daha pişiriyoruz.

Bunu bir arkadaşım et suyu atmadan yapmış, ama kupkuru olduğunu söyledi, kesinlikle et sulu denenmeli. Üstüne sarımsaklı yoğurt ve yağda kızdırılmış kırmızı biber hazırlıyoruz. Biz beğendik, size de tavsiye ederim...



16 Ekim 2011 Pazar

BALIK MEVSİMİ GELİNCE...

Kışın hem faydalı, hem de çok zahmetli olmayan besin maddelerinden. Tavuğa göre de daha güvenilir sanki.. :))

Biz açılışı istavrit ile yaptık. Yanında salata ve helva, başka bir şeye gerek var mı, yokkkkk. :))

Yıkanıp temizlenen balıklar mısırunu, karabiber, tuz karışımına bulanıp kızartılır. Öncesi efenim, sonrası maalesef mideye iniverdi fotolamadan... :))


İşbölümü... Balıkların yapımı ablama, salata yapımı bana ait. Roka, maydanoz, havuç, kuru soğan, sos olarak da zeytinyağı, sirke, limon, tuz ve sumak....

Bu faydalı besini bol bol tüketmekte fayda var sanırım. İşte size birkaç fayda...

Bol miktarda B, A ve D vitamini bulunan balığın her yaşta insan için çok besleyici olduğunu dile getiren uzmanlar, şunları öneriyor: ''Balıkta doymamış yağ asitleri fazla. İçerdiği koruyucu yağ asidi ile balık, kalp hastalarının tercih etmesi gereken bir gıda. Bu özelliği ile tam bir kalp dostu. Balık üstelik kolesterol açısından da fakir bir et. Bu açıdan kırmızı ve beyaz etten daha sağlıklı olan balık, sağlıklı bir kalp için düzenli olarak tüketilmelidir.''

9 Ekim 2011 Pazar

PAZAR SABAHI ve HAMUR KIZARTMASI... :))

Malum okullar açıldı, böyle sabah uzun uzuuuun kahvaltı sofraları olamıyor, şöyle atıştırıveriyorsunuz acelece mecburen.  Şöyle güzel kahvaltı sofralarına hasret kalıyorsunuz. Mutfak işlerinde henüz acemiyim, hep hazıra konmaya alıştım çoğu zaman, evin küçüğü olmanın avantajları mı, dezavantajları mı desem bilemiyorum artık. :)) 

Bu sabah kalktım, ev halkına hamur kızartayım dedim, 3. ya da 4. denemem. Öncekiler fena olmadı, ama çok kabarmadılar, bu sefer kabartma tozunu fazla attım, iyice kabarsınlar diye..:)))

Efenim acemiliğimi hoşgörün lütfen. Yapımı son derece basit. Bir kase yoğurt, 1 yumurta, 1.5 çay kaşığı karbonat, tuz ve aldığı kadar un ile kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde ediyoruz. Biraz bekletsek daha iyi olur. Vaktiniz varsa yarım saat olabilir mesela. :))

Ve sonunda kesip kızarttığımız hamurlarımız. Bu sefer fena olmadılar, üstelik daha da kabardılar. :)))

Yeni bir hafta daha başlıyor, bol yağış vardı bugün burada. Yarın da devam edecekmiş , herkese güzel bir hafta olsun inşallah, sevgiler... :)))


5 Ekim 2011 Çarşamba

KUŞBURNU MARMELATI VE ARKADAŞ BLOĞU...

Evdeki kuşburunlarını değerlendirmek için ablam tarafından mecburen yapılmış marmelat, ama öyle... :))) Çok zahmetli ayrıca da... Ama çok faydalı olduğu söyleniyor , bunu da söylemeden edemeyeceğim. :) Önce kuşburunları düdüklüde kaynatılıyor, sonra süzgeçten geçiriliyor, en son da şekerle kaynatılıyor. 2-3 cümleyle anlattığıma bakmayın, bayağı uzuuuuuuuuuunnnnn sürdü, ben şahidim. :))

Düdüklüde kaynamış kuşburunları...

İnce süzgeçten geçirilmeye çalışıldı, olmadı tel süzgeç devreye girdi.. :))

En son ocakta şekerle kaynatıldı. İnanın tadı müthiş...Kahvaltı sofralarını süsleyebileceği gibi, kurabiyelerde de kullanılabilir...

Danimarkalı doktor Kaj Winter tarafından yapılan araştırmalarda kuşburnunun eklem ağrıları olanlarda tedaviyi desteklediği belirlenmiştir. Kuşburnunun kabuk ve çekirdeğinde yeralan bir maddenin iltihabi reaksiyonu engellediğine dair tespitler yapılmıştır.

Kuşburnunun iltihap giderici ve ağrı kesici bileşenleri suda çözünmediğinden eklem romatizmasına karşı kuşburnu çayı etkili değildir. Eklem romatizmalarına karşı kuşburnu marmelatı kullanılmaktadır.
Japonyada yapılan bir araştırmada kuşburnu marmelatının vücuttaki yağ oranını düşürdüğü gözlenmiştirBöbreküstü bezlerine olan etkisiyle hormonların üretimini destekler.
Kan temizleyici özelliği kusburnunun yararları arasındadır.
İdrar yolu enfeksiyonlarını önleyici etkisi bir diğer kuşburnu faydası olarak belirtilebilir.
Besleyici etkisiyle genel güçsüzlük durumlarına karşı kullanılabilir.
Solunum enfeksiyonlarına iyi gelmekte, aynı zamanda vücutta dirilik sağlamaktadır.
Aynı zamanda etkin bir kan temizleyicisidir.
Mide kramplarına ve sindirim sistemi zorluklarına karşı da oldukça faydalı bir besin."Bedene ve gözlere güç verir''
Kanı temizler,kanda bulunan zararlı maddelerin dışarı atılmasını sağlar.

Antioksiden etkisine sahiptir.    

                            Faydalar kısmı alıntıdır şu siteden .   http://tokatyoreselurunler.tr.gg/


Bu arada canım üniversite arkadaşım, kankam bloğunu canlandırmış, çoktandır yazmıyordu, renkli yazılarına devam, özellikle son 2 yazısı okunmaya değer, tavsiye ederim. TIK TIK

16 Eylül 2011 Cuma

KOCACIK KAPAMASI...

Efendim bizim geleneksel yemeklerimizden, Kocacık Yugoslavya' nın bir köyü. Ben de oraların ismini vereyim dedim kapamamıza ( babamdan gelen yoğun istek üzerine (: )  Bu yemek biraz özel bir yemek, kalabalıklara ve de misafirlere yapılır. Biz de misafirlerimize yaptık... :)

Kapamamızın yapım aşamaları şöyle; İlk önce istediğiniz cinste tavuk parçaları alınır(genelde but ya da kalça olur, biz bu sefer kalça tercih ettik) Tavuklar suyunu çekene kadar kavrulur, sonra su ve ikiye bölünmüş bir soğan ile birlikte pişiriyoruz.Pişince suyunu süzüp bir kenarda bekletiyoruz, soğanlar da atılıyor haliyle...

Öte yandan pirinci pilav gibi kavurup, tavuğun suyu ile suyunu tam çekmeden pişiriyoruz. Sonra pilavımızı bir tepsiye yayıp, tavukları üstüne diziyoruz. Fırına verip, suyunu çekene ve tavuklar kızarana kadar pişiriyoruz Çıkınca üzerine karabiber ve özellikle bol miktarda kuru nane serpiyoruz ve afiyetle yiyoruz...(:

Emeği geçen ablama buradan sevgiler, ellerine sağlık...:))

5 Eylül 2011 Pazartesi

VEEEEE TATİL BİTERRRRR...

Bir Ramazan biter, bir bayram biter ve bir tatil daha burda biterrrrrr. 15 gün sonra okullar açılıyor ve biz bugün yapılan toplantıyla çalışma hayatımıza başladık. Sınavlar, görevler, okul, idare, öğrenci, öğretmen... artık bol bol zikredeceğimiz kelimeler arkadaşlarımızla... (:

Bayram bitti, inşallah hepimiz için çok güzel geçmiştir. Bu bayram bizim için biraz buruktu. Annemiz olmadan ilk bayramımız, onu ziyaret ettik ve sık sık da ediyoruz inşallah.

Bu bayram tatlıyı ablam yaptı, ben de ona yardım ettim. Tarif annemin tariflerinden, o kadar çok tarif defteri vardı ki annemin, sürekli onları karıştırıyoruz yeni bir şeyler denerken. Hepsi çok düzenli, tatlılar bir yerde, çorbalar bir yerde. Sanki bize onları düzenleyip bırakmış sağolsun, Allah ondan razı olsun, Allahım mekanını cennet eylesin, kabri nurla dolsun inşallah...


Tarife gelince şöyle; 1 yumurta, 1 çay bardağı sıvıyağ, 1 çay bardağı süt, 1 çay bardağı yoğurt, 1 çorba kaşığı sirke, 1/2 paket kabartma tozu, 1 çimdik tuz, aldığı kadar un. Bunlarla kulak memesi yumuşaklığında hamur elde edilir. En az 1 saat bekletilir. 28 bezeye ayrılır ve bir süre daha böyle bekletilir. Daha sonra dörderli gruplar tabak büyüklüğünde açılıp, aralarına nişasta konup 40 cm çapı tepsi için büyültülür. Ceviz atılır ve dörde kesilip aşağıdaki gibi oklavaya sarılıp büzüştürülür ve kesilir.

Kesilen tüm tatlılar tepsiye yerleştirilir ve eritilen 150 gr. tereyağı üzerlerine gezdirilir.

Şerbeti için; 4 su bardağı şeker, 3 su bardağı su kaynatılır, biraz limon damlatılır. Tatlımız sıcak, şerbetimiz ne sıcak ne soğuk iken üzerine yayılır. En az 24 saat geçtikten sonra tatlımız daha güzel oluyor. Misafirlerimizin beğenisini aldı tatlımız bu arada... (:

Bu da bir yürüyüş sırasında çekilen fotolardan biri, ne mi yapıyorlar, akıntıdan gelecek balıkları dört gözle bekliyorlar efendimmm.... (:

28 Ağustos 2011 Pazar

KOL BÖREĞİ, NAM-I DİĞER ÇARŞAF BÖREĞİ... :)

Bizim meşhurrrr böreklerimizden, diğer bir adı Çarşaf Böreği.

 Bu böreği yemeye alışınca, hazır böreklere börek gözüyle bakamıyorsunuz maalesef. Yapımı çok kolay olmasa da, ara sıra sofralarımızı süsler kendileri...:))

İç harç olarak patates, soğan, isteğe bağlı kıyma... Hafifçe ocakta pişiriliyor.

Hamurumuz un,su ve tuzdan oluşuyor.3 eşit parçaya bölünüp, biraz açılıyor ve yağlanıp 10-15 dk bekletiliyor. Bu şekilde bekleyen hamurlar daha güzel açılıyor.

Bu iş için özel beyaz çarşaflarımız var... :)) Bunlar çıkartılıyor ve bekletilen hamurlar, en az iki kişiyle karşılıklı açılıyor. Hamur inceldikçe kopma olasılığı yüksek görüldüğü üzere... :)) Açılan hamur yağlanıyor ve harcımız üstüne yayılıyor. Karşılıklı çarşaflar tutulup, hamur sarılıyor. Bu işlem 3 hamur için de aynı şekilde uygulanıyor ve tepsiye yerleştiriliyor. 

İlk parça bu şekilde, diğerleri de bunun etrafına yerleştiriliyor...

Bu da hepsinin yerleştirilmiş hali, üzeri yağlanıyor pişmeden önce...

İşte bu da nar gibi kızarmış hali, yapması saatleri, yemesi dakikaları alan böreğimizzzzz....

Bu macır böreğini bilenler var mı acaba????

18 Ağustos 2011 Perşembe

BAHÇE GANİMETLERİ...

Az da olsa bahçenizden bir şeyler yiyebilmek ve hatta bunları başkalarıyla paylaşmak çok güzel bir duygu. İşte size bahçemizden birkaç ganimet... :)))

Böğürtlen, pazarda kilosu 5 tl' ye satılıyormuş dedi babam. Değer mi, sanırım değer... :)))

Balkondan uzanıp kopartabildiğimiz erikler. Maşallah o kadar bereketliydiler ki, bir sürü insan nasiplendi... :))

Elmalar. Aslında şu anda yenilmeyecek aşamadalar, ama sürekli dökülüyorlar. Rahmetli annem bu halleriyle sirke yapardı, hala yaptığı sirkeler duruyor... :((( 

 Evde sirke yapımı için TIK TIK.

Biz de birkaç gün önce, bu elmalarla katı meyce sıkacağıyla meyve suyu elde ettik, inanın değme meyve sularına taş çıkartıyorlar. Herşeyin doğalı işte...

Evet gelsin sarmalar, işte yine bahçemizden asma yaprakları. Taze asma yaprağı gibisi yok. Sıcak suda haşlanan yapraklar, iç harcımızla sarılır ve afiyetle yenir...:)

Kesinlikle şükredilmesi ve tefekkür edilmesi gereken şu nimetler için Allah'a binlerce şükürler olsun... :)

12 Ağustos 2011 Cuma

YALANCI PROFİTEROL VE OTO PASPASI....:)))

Başlık ne alaka diyebilirsiniz. Biri bugün yaptığım etimekli tatlı, diğeri de BİM'den arabam için aldığım paspaslar...:)))

Efendim tarif internetten, sütlü tatlı tarifi bakarken rastlamış, sık kullanılanlara eklemiştim.Ama ben tarifi biraz değiştirdim, biz çok şeker kullanmıyoruz, şekeri azalttım. Çikolata sosunu da kendim yaptım. Tarif,  Tarif Diyarı'na ait. Orijinal tarif için TIK TIK.

Not: Bu arada yalancı profiterolü ilk babam denedi ve şöyle dedi: '' Bu sizin yaptığınız bi tatlı var ya, ona benziyor''. ( profiterolü kastediyor (: , arada yaparız da.:)) ) Demek ki neymiş, yalancı profiterol, orijinal profiterolü aratmıyormuş. :)))


Evet bunlar da arabama aldığım paspaslar. Sizi bilmem ama ben Bim' i çok severim. Her cuma günü aktüel ürünler satışa sunuluyor. Genelde fiyatları da uygun. Saç kurutma makinasından, fotoğraf makinasına kadar bir sürü şey aldım diyebilirim BİM' den. :)))) İşte bunlar da son aldıklarım. :)))  2 ön, 2 arka olmak üzere 4 adet paspas. Fiyatı da 9.90 tl. Açıkçası araba paspası fiyatlarını bilmiyorum, ama eminim uygundur deyip aldım valla. :)))
Nitekim netten şöyle bir fiyatlara baktım, gerçekten de uygun her zamanki gibi...:))))

Her hafta BİM'de aktüel ürünler nelermiş bakmak isterseniz buraya TIK TIK efendim... :)))

Haftasonu geldi, hepinize güzel bir hafta sonu diliyorummmmmm... :))

10 Ağustos 2011 Çarşamba

RAMAZAN HALKASI...

Bilmiyorum sizin oralarda var mı ama, bizim burada Ramazan ayında fırınlarda halka çıkar. Çok da severim ben halkayı, muhakkak Ramazan ayında bir kere yapılır bizim evde.

Normalde halkanın daha incesi makbuldür, ama bizim fırın biraz abartmış, dolgulu halka... :)))

Halkalar 6-7 cm uzunluğunda kesilir ve suyla ıslatılır, içleri kesilir ve ekşimik-maydanoz karışımı içlerine yerleştirilir.

Daha sonra halkalar yumurtalı sütlü karışıma batırılarak kızartılır. Bazıları sadece yumurtaya batırıyor, aslında o daha lezzetli oluyor, ama daha ağır maalesef...

İftara az bir zaman kaldı, haydi hazırlık için mutfağa... :)))

6 Ağustos 2011 Cumartesi

MAHLEPLİ TUZLU KURABİYELER....

İftar vaktine bir saatten fazla bir vakit kalmışken, az önce yaptığım tuzlu kurabiyeleri de sizlerle paylaşayım. Arada atıştırmaklık yaparız biz böyle, eee Ramazan ayında da sahurda atıştırırız artık. :))

Malzemelerimiz işte bu kadar, sadece yoğurdumuzu çekememişiz yan taraftan. :))))

Yapılışına gelince; ilk önce 3 bardak unumuz elenir, ortası açılır ve içine 1 yumurta kırılır. Sonra 2 kaşık yumuşak tereyağı, 2 kaşık yoğurt, 2 kaşık yoğurt suyu, 1 çay bardağı sıvıyağ, 1 kaşık şeker, 1 tatlı kaşığı tuz, 1 tatlı kaşığı mahlep ve 1 paket kabartma tozu katılarak hamurumuz kulak memesi yumuşaklığında yoğrulur ve 15-20 dk. bekletilir. Sonra ceviz büyüklüğünde parçalar kopartılıp kurabiyelerimize istenilen şekil verilir. Sonra yumurta beyazına batırılır, ardından susam ya da çörek otuna bulanarak yağlı tepsiye dizilir ve kızgın fırında pişirilir.

Kurabiyelerimizin fırına girmeden önceki halleri...

İşte nar gibi pişmiş kurabiyelerimiz. İçindeki mahlep kurabiyelerimize ayrı bir tat veriyor. Ayrıca hazır alınanlara göre çok daha sağlıklı ve ekonomik, tavsiye olunur... :)))

25 Temmuz 2011 Pazartesi

KATIKLI DOLMA...

Kabak zamanı bir ya da iki kez evimizde yapılan bir yemektir Katıklı Dolma.Zamanında Oktay Usta' nın programında yayınlanmış ve dolmalar yarışmasında 3. olmuş. Biz ilk yaptığımızda çok sevmiştik ve her yaz da muhakkak yaparız. Tarifi şöyle;

1 kilo kabak alınır ve kabukları kazınır. İçleri  kabak oyacağıyla boşaltılır. Yoksa bir bıçak da aynı işlemi görür. Biz içlerinden çorba yapıyoruz ilerleyen günlerde. Oyulan kabaklar 2 cm kalınlığında kesilir ve içleri tuzlanır.

Diğer tarafından 250 gr. kıyma alınır. İçine 1 iri soğan rendesi, 1 bardak ince bulgur, 1 çay kaşığı pulbiber, karabiber, kuru nane, 1 kaşık domates salçası, yarım bardak su, tuzu eklenerek iyice yoğrulur. Bu karışım kabakların içine sıkı sıkı yerleştirilir. Bir tencereye gelişigüzel yerleştirilir. Üzerine 1 bardak sıcak su ve 1 kaşık sıvıyağ gezdirilir. Az tuz da serpilir. Ocağa konup kaynamaya başlaması beklenir. Kaynamaya başlayınca 25 dk. kısık ateşte pişirilir.

Katıklı Dolmamızın yapım aşamaları...

Eğer iç harcımız artarsa elimizle sıkıp, tencereye atabilriz onları. Onların tadı da, en az kabaklı olanlar kadar güzel, hatta ben onları daha çok seviyorum itiraf edeyim.


İşte dolmamızın son hali. Sarımsaklı yoğurt ve kızdırılmış kırmızı biberli yağ ile servis yapıyoruz. Denemediyseniz kesinlikle tavsiye ederim. Beğeneceğinize eminim.:))

Hepinize güzel bir hafta olsunnnnnnnn, sevgilerrrrrrrrrrrr.... :))

19 Temmuz 2011 Salı

RAMAZAN AYI İÇİN EV MAKARNASI...

Bizim evde ev makarnası genelde Ramazan ayı yaklaşırken yapılır ve sahurda tüketilir. Bu yıl da kollar sıvandı ve hazırlıklara başlandı. :))
İlk önce 15 yumurta kırılır ve güzelce çırpılır, 1 kilo süt ilave edilir ve yine iyice karıştırılır. Unun ortası açılıp, tuz atılır ve süt-yumurta karışımı ilave edilir ve bolca un atılarak yedirilir. Birden ununu yedirmeye çalışıyoruz, çünkü sonra almıyor. Biraz sert hamur olması lazım. Yarım ya da 1 saat dinlendiriyoruz. Bu hamurdan yaklaşık 30 beze çıkıyor. Her beze normal incelikte, çok kalın olmayacak şekilde açılıyor.

Açtıkça çarşaflara serip kurumasını bekliyoruz.
                      Kuruyan yufkaları şeritler halinde kesiyoruz.
Şeritleri iyice açtırıp çarşaflar üzerinde iyice kurutana kadar yayıyoruz. Makarna yaparken sıcak ve rüzgarlı hava seçmeye dikkat ediyoruzzzzz. :) Sonrasında afiyetle tüketiyoruz. :))

Not: Bu arada makarna yapımı ablamlara ait, ben de minik yeğenimle ilgilendim bu arada... :))

23 Haziran 2011 Perşembe

SOĞAN PİDESİ VE KARPUZ....

Yaz günleri bu ikiliye bayılıyorummmmm. Tarifi daha önce de ayrıntılı vermiştim. İsteyenler için TIK TIK...

Not: Bu arada yapımı ablamlara ait, ben bu kadar becerikli değilim. :))